Anasayfa

Trabzon'a Aya Sofya Camii
Amberin Zaman
26 Temmuz 2013

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yılan hikayesine dönen ama geçtiğimiz yıl sonunda lehine sonuçlanan dava sayesinde Trabzon'daki tarihi Aya Sofya Kilisesi camiye dönüştürüldü. Ve Ramazan ayının ilk Cuma namazı, 5 temmuz günü, Vakıflar Genel Müdürü ve Trabzon Müftüsü'nün de aralarında bulunduğu cemaat tarafından kılındı. Elhamdülillah. Böylelikle Evlad-ı Fatihan görevlerini yerine getirmiş, 1461 tarihinde Fatih Mehmet Sultan tarafından fethedilen Trabzon'dan son "gavur" izi silinmiş ve Fatih Sultan'ın ruhu huzura kavuşmuştu. Anlayış bu olsa gerek.

Haberi ilk okuduğumda yüreğime bir hançer saplanmıştı. Bizans hanedanına mensup Komenos ailesi tarafından 1240-1260 yıllarında yapılan Aya Sofya Kilisesi nefes kesen güzellikteki freskleriyle, Karadeniz'e nazır bir tepecikteki konumuyla, sevimli çan kulesiyle, kent merkezine turist çeken ender yapılardan biriydi. Zaten bir avuç kalan Anadolu kiliselerinin en nadide örnekleri arasında sayılıyordu. 1950 sonunda, Menderes hükümeti döneminde Edinburgh Üniversitesi'nden gelen bir ekip, freskleri açığa çıkartmıştı. 1572 yılından beri aralıklarla cami olarak kullanılan kilise bu kez müzeye dönüştürülmüştü.

Aya Sofya'da tam olarak neler olup bittiğini öğrenmek için çarşamba günü çarpık yapılanma kurbanı, Karadeniz'in kraliçesi, Trabzon'a gittim. Karşılaştığım ucubelik silsilesini tarif etmek için uygun sözcükler bulmakta zorlanıyorum. Kilisenin yakın zamana kadar yemyeşil olan bahçesi kurumuş. Bahçenin bir ucunda sıra şeklinde dizilen modern musluklar ve önlerindeki yeşil plastik tabureler sözde abdesthane görevi görüyor. Duvarları İncil'den esinlenen çeşitli motiflerle bezeli kilisenin ana kubbesi altına kurulan mescit kontrplak minberiyle, kan kırmızısı halısıyla ve yanına yerleştirilen Türk bayrağıyla adeta "Benim burada ne işim var?" diye bağırıyor.

Geniş bir alanı kaplayan halı, kilisenin en önemli özellikleri arasında anılan yer mozaiklerini gizliyor.

Taraf'a konuşan TURSAB Karadeniz Bölge Başkanı Suat Gürkök'e göre "Trabzon da turizmin ruhuna artık El Fatiha okunulabilir." Ana kubbedeki fresklerin üzerine çadır gerilmesiyle birlikte yabancı turistleri getiren acenteler iptallere başlamış bile. Civar esnafı kan ağlıyor. Kilisenin karşısında hediyelik mağazası bulunan Ali Kaynar duygularını şöyle ifade etti: "Eskiden günde 30-40 turist otobüsü geliyordu. Cami olayından sonra artık tek tük gelen var. Onlar da bizi Taliban ülkesi gibi görüyorlar. Psikolojik olarak eziliyoruz." Mahalle sakinlerin aktardığına göre yabancı turistleri bezdirmek üzere oluşturulan "gönüllü namaz ekibi", turistler grup halinde geldiklerinde hangi saate olursa olsun derhal toplu namaz kılmaya başlıyor. Bahçenin bir kenarında paçaları sıvalı, ayaklarında plastik terlik bir grup erkeğe işaret ederek "Aha bakın orada oturuyorlar" diyor Kaynar.

Kilisenin müze sıfatını yitirmesiyle birlikte artık bekçi de kalmamış. Bahçede bulunan envaiçeşit antik heykel, mezar taşını çalmak artık gayet kolay olsa gerek. Turistler de artık fresklerin fotoğraflarını çekerken fresklerin en büyük düşmanı sayılan flaşlarını patlatabiliyorlar.

Aya Sofya'nın Vakıflar'a iadesini onaylayan mahkeme kararını bozmak üzere geçtiğimiz günlerde bir dizi STK ve vatandaş karşı dava açtı. Bunlardan biri de kilisenin bulunduğu Fatih Mahallesi muhtarı Zeki Bakar. "Trabzon'da bu kadar cami varken bu karara ne lüzum vardı" diye soruyor. Ve ekliyor: "Bizim mahallede iki tane cami var, onlar dahi doğru dürüst cemaat toplayamıyor. Anlamak mümkün değil."

Biz de anlamak için Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün yolunu tutuyoruz. Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan 2004 belediye seçimlerinde AK Parti'den adaylığını koymuş, ideolojik tercihlerini gizlemeyen bir bürokrat. Arkasında kocaman Atatürk portresi, sağında çerçeveli Osmanlı Devlet arması ve önünde bir tomar belgeyle karşıma oturan Yıldırımhan güler yüzlü ve süper hazırlıklı. Aya Sofya'nın Fatih tarafından camileştirildiği tezini anlatmaya koyuluyor. Neden müze olarak kalamayacağını hararetle anlatıyor. Karşıt tezi Karadeniz Teknik Üniversitesi hocalarından dinlemiştim. Her iki taraf da kendine göre ikna edici, ama esas meselenin belgelerle melgelerle alakalı olmadığını hepimiz biliyoruz. Mesele politik.

2012 yılında İznik Aya Sofya Kilisesi'nin cami olarak ibadete açılış töreninde bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bakın neler demişti: "Bursa'nın İznik ilçesindeki Ayasofya Camii'nde 700 yıldan beri ibadet yapılamıyordu. Maalesef daha sonraları ibadethane olmaktan çıkarılmıştı. Geçtiğimiz kurban bayramında İznik Ayasofya Camii'ni ibadete açtık. İkinci müjdemiz Trabzon'daki Ayasofya Camii'nin ibadete açılmasıdır inşallah. Bu cami müze haline getirilmiştir. Bizim dönemimizde böyle bir şey olamaz. Camiler Allah'a ibadet etme yerleridir."

Bu mantıktan yola çıkıldığında tek bir sonuca varabiliriz -uçuk da gelse insana. Sırada İstanbul Aya Sofya Müzesi var. Yıldırımhan'a göre hukuki, dinsel ve tarihi perspektiften bakılınca buna herhangi bir engel yok. Zira İstanbul Aya Sofya Sultan Fatih Mehmet'in malıydı ve vakfiye senedindeki bedduasında cami kalmasını emrediyordu. "Ah, evet tabii, yani şey" diye gevelemeye başlıyorum. Daha fazla saçmalamadan izin istiyor ve ayrılıyorum. Kalbime yeni bir hançer saplanmış vaziyette...

amberin.zaman@gmail.com

Trabzon'a Aya Sofya Camii - Amberin Zaman