Son Güncelleme: 26 Nisan 2025 23:44:56

Araklı

Doğu Karadeniz'deki diğer yerlerde olduğu gibi Araklı'nın da tarih öncesi arkeolojik çalışmalarla aydınlatılmış değildir. Ancak binyıllar boyunca Doğu-Batı ticaretinin en canlı güzergahı olan İpek Yolunun Karadenize Ulaştığı toprakların üzerinde kurulmuş olması ticari değerinin yanında askeri ve jeostratejik değerlere sahip olması ilçedeki yerleşimin Trabzondan çok sonra olmadığını düşündürtmektedir.

Doğu Karadenizi Güneyden kuşatan ve savunmasını kolaylaştıran, dağlar Anadolu'ya hükmeden yönetimlerin bölge üzerinde otorite kurmasını, ticari ve sair ilişkilerle bölge kültürünün değiştirilmesini uzun süre engellemiş kendi bildiğince kendine yeterek yaşamayı benimseyen bir insan tipinin oluşmasına neden olmuştur.

Hititler döneminde bölgenin madenlerini işleyen halkı Haliblerden maden alındığı, Asurluların Batı İran'dan gelerek bölgeyle sınırlı ticari ilişkilerde bulundukları bilinmektedir.

Bölge ilk sömürgeci ziyaretini M.Ö. 750 yıllarında Miletliler vasıtasıyla yaşadı. Ancak bu yıllarda Kafkasya üzerinden başlayan Kimmer akınları sebebiyle sömürgeciler bölge yerleşmeye fırsat bulamadılar. Kimmerler'den sonra İskitler, Medler ve Persler kısa süreli hakimiyetleri olmuştur. Trabzon çevresindeki halklardan bunların özelliklerine yaşama biçimlerine yetiştirdikleri karakterlere dair bilgilerden sözeden Ksenefon M.Ö. 400 yılında Bayburt-Trabzon yolculuğunda bölgenin yerli halkları olan Kolhlar Makronlarla savaşlarını eseri Anabasiste yazar. Diğer kaynaklarda onaylandığı gibi bölge halkı savaşçılık, arıcılık, meyvacılık ve madencilikle meşgul olup, denizdende faydalanır durumdaydılar.

Ayrıca Araklı'dan Trabzon istikametine doğru yaklaşık 3 km uzakta tarihi Kalecik Kalesi bulunmaktadır ki kale Canayer Kalesi'nin bir uzantısıdır.

Araklı İlçesi Belde ve Köyleri

1-Aytaş
2-Ayvadere
3-Bahçecik
4-Bereketli
5-Birlik
6-Buzluca
7-Çamlıktepe
8-Çankaya
9-Çiftepınar
10-Çukurçayır
11-Değirmencik
12-Dulköy
13-Erenle
14-Erenler
15-Erikli
16-Halilli
17-Hasköy
18-İyisu
19-Kalecik
20-Karatepe
21-Karşıyaka
22-Kayacık
23-Kayaiçi
24-Kaymaklı
25-Kestanelik
26-Köprüüstü
27-Kükürtlü Köyü
28-Merkezköy
29-Ortaköy
30-Pervane
31-Sulakyurt
32-Sularbaşı
33-Taşgeçit
34-Taşönü
35-Taştepe
36-Turnalı
37-Türkeli
38-Yalıboyu
39-Yassıkaya
40-Yeniköy
41-Yeşilköy
42-Yeşilyurt
43-Yiğitözü
44-Yıldızlı
45-Yoncalı
46-Yüceyurt

Kaynak:tr.wikipedia.org

Yayınlanma Tarihi : 9 Ağustos 2009
Arsin

Trabzon'un bir ilçesi olan Arsin Orta Çağdan günümüze küçük bir yerleşim merkezi olarak kurulmuştur. 26 Ekim 1461 tarihinde Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u Fethi ile Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. 13 Nisan 1916'da Rus işgaline uğrayan Arsin 24 Şubat 1918 tarihinde Rusların çekilmesi ile işgalden kurtarılmıştır.

Arsin 1952 tarihine kadar Yomra ilçesine bağlıydı. Bu tarihte bucak olmuş ve belediye teşkilatı kurulmuştur. Arsin 1957 yılında çıkarılan 7033 Sayılı Yasayla ilçe durumuna gelmiş ve 4 Nisan 1959 tarihinde fiilen teşkilatlandırılmıştır.

Arsin adı, "Temiz" ve "Arınmış" anlamına gelir. Bu adı, tabii plaj durumunda bulunan ilçe kıyılarındaki kumsallardan aldığı söylenmektedir. Fakat günümüzde bölgeden Karadeniz Sahil yolunun geçişi ile herhangi bir plaj kalmamıştır.

Yukardakilerden daha mantıklı olan açıklama isminin bölgede yaşayan Trabzonun eski halklardan miras kaldığı Turklerin de belki bir miktar değiştirerek aynı ismi muhafaza ettiği şeklinde olabilir. Zira ilçede kullanım Arsen şeklinde olup; arınmış arısın vs şeklindeki arı kelimesi yerel terminolojide bulunmamakta günlük hayatta kullanılmamaktadır.

Arsin İlçesi Belde ve Köyleri:

1-Atayurt
2-Başdurak
3-Çardaklı
4-Çiçekli
5-Çubuklu
6-Dilek
7-Elmaalan
8-Gölgelik
9-Güneyce
10-Harmanlı
11-İşhan
12-Işıklı
13-Karaca
14-Oğuz
15-Örnek
16-Özlü
17-Üçpınar
18-Yeniköy
19-Yeşilköy
20-Yolaç
21-Yolüstü

Kaynak:tr.wikipedia.org

Yayınlanma Tarihi : 9 Ağustos 2009

Beşikdüzü

Beşikdüzü 1834 yılında Padişah fermanıyla kurulmuş eski bir yerleşim merkezidir. 80 yıl bağımsız ilçe gibi idari teşkilatta yerini almıştır. Birinci Cihan Harbi arefesinde Vakfıkebir'e bağlanmışsa da daha sonra Bakanlar Kurulu 07.12.1953 gün ve 4/1949 sayılı kararıyla Beşikdüzü bucağında Sulh Hakimliği, Nüfus, Tapu Sicil Müdürlüğü, teşkilatları ihdas edilmiştir. Ancak 1958 yılında Tapu ve Nüfus daireleri hariç diğer devlet daireleri kaldırılmıştır.

Eldeki tarihi belgelere göre II. Mahmut'un fermanıyla "ŞARLI" adıyla kurulan Beşikdüzü bucağı 1987 yılında bağlı olduğu Vakfıkebir'den ayrılıp bağımsız ilçe olmuştur.

Beşikdüzü Trabzon'un batısında olup; doğusu Vakfıkebir, batısı Eynesil, kuzeyi Karadeniz, güneyi ise Şalpazarı ilçesi ve kısmen Tonya'nın İskenderli beldesiyle çevrilidir.

Söylentilere göre yöre halkı onüç ve Çepni boylarının torunlarıdır. Bugünkü köy adlarına dikkat edildiğinde rivayetlerin doğruluğu ortaya çıkar, Örneğin; Oğuz, Türkelli, Şahmelik, Kalegüney, Anbarlı ve Seyitahmet gibi. İlçenin Türkelli, Yeşilköy Belde teşkilâtları ve 25 köyü vardır.

Beşikdüzü İlçesi Belde ve Köyleri

1-Ağaçlı
2-Akkese
3-Aksaklı
4-Anbarlı
5-Ardıçatak
6-Bayırköy
7-Bozlu
8-Çakırlı
9-Çıtlaklı
10-Dağlıca
11-Denizli
12-Dolanlı
13-Duygulu
14-Gürgenli
15-Hünerli
16-Kalegüney
17-Kutluca
18-Resullü
19-Sayvancık
20-Seyitahmet
21-Şahmelik
22-Takazlı
23-Türkelli
24-Yenicami
25-Zemberek

Kaynak:tr.wikipedia.org

Yayınlanma Tarihi : 9 Ağustos 2009
Çarşıbaşı

Çarşıbaşı Doğu Karadeniz Bölgesinde Trabzon ilinin 34 km. Batısında, 76 km. alana kurulmuş olan bir yerleşim merkezidir. İlçenin eski adı "İskefiye"dir. Batı komşusu durumundaki ve ilçe olmadan önce bağlı olduğu Vakfıkebir ilçesinde haftanın Pazartesi günleri kurulmakta pazara eksiden gidecek olan halkın geceyi geçirmek için konakladıkları Çarşıbaşı'na "Pazarönü" de denilmektedir.

Çarşıbaşı ilçesinde pazarın 1859 yılında kurulduğu söylenmektedir. Buna göre kasabanın kuruluş tarihi 1850'li yıllara kadar uzandığı anlaşılmaktadır.

Çarşıbaşı, köy iken 1943 Nisan bucak teşkilatı kurulmuş ve bu teşkilat kesintisiz olarak bucak müdürlüklerinin kaldırıldığı yıla kadar devam etmiştir. 1954 yılında ise kasabada belediye kurulmuştur. İlçe oluş tarihi 20.05.1990 olup, kaymakamlık 12.08.1991 tarihinde faaliyete geçmiştir.

Çarşıbaşı ilçesi Doğu Karadeniz Bölgesinde Trabzon - Giresun Sahil karayolu üzerinde 76 km. alana kurulmuştur. Doğusunda Akçaabat, batısında Vakfıkebir, kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Vakfıkebir - Akçaabat bulunmaktadır. İlçenin sahil şeridi 8,9 km.dir. Çarşıbaşı'nın arazi yapısı dağınıktır. Akarsularının en önemlisi Çarşıbaşı merkezinden geçerek denize dökülen İskefiye deresidir.

İlçenin nüfusu; 1997 yılı sayımına göre toplam nüfusu 16,340'tır. İlçede 6 mahalle, 17 köy bulunmaktadır. Şehir nüfusu 7128, köylerin toplam nüfusu 9212 dir.

Çarşıbaşı İlçesi Belde ve Köyleri

1-Çallı
2-Erenköy
3-Fenerköy
4-Gülbahçe
5-Kadıköy
6-Kaleköy
7-Kavaklı
8-Kovanlı
9-Küçükköy
10-Pınarlı
11-Samsun
12-Serpilköy
13-Şahinli
14-Taşlıtepe
15-Veliköy
16-Yavuzköy
17-Yeniköy

Kaynak:tr.wikipedia.org

Yayınlanma Tarihi : 9 Ağustos 2009

Trabzon´un Tarihi

Trabzon gerçeğine bir dalış yaparak, hem Trabzon'la hem de kendimizle ilgili çok şey öğrenebiliriz.

Türkiye aslında kendini tanımıyor. Herkes kulaktan dolma birtakım sözlerle veya kafasına nasıl girdiği belli olmayan önyargılarla hareket ediyor. Oysa herkes kendini, topraklarının geçmişini, buradaki kültürel yapıyı tanısa, hem bugününü hem de geleceğini daha iyi anlayacak. Üstelik zamanın nasıl akıp gittiğini, her şeyin ne kadar kolay değişime uğradığını, geçmişle gelecek arasındaki ince geçişin nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu görecek, belki de geçmişten ders alarak, geleceğini ona göre kuracak.

Bugün birisine Trabzon ile ilgili bir şey sorsanız, çok az şey bilir. Trabzon denince akla ilk gelen hamsi, fıkra, kemençedir. Hamsi, fıkra, kemençe gerçekten de Trabzon kültürünün çok önemli bir parçasıdır. Ancak Trabzon gerçeği bu boyutun çok ötesindedir. Üstelik bu boyutu çoğu Trabzonlu da bilmez. Oysa Trabzon'un kuruluşu İstanbul ve Roma kadar eski, kimine göre daha da eskidir. Böylesine köklü tarihi olan bir kenti tanımamak büyük bir kayıptır.

Trabzon Antik Yunan döneminde, tahminen M.Ö. 700 yıllarında, Yunanlılar tarafından kurulmuş bir kent. Yunancadaki ilk adı Trapezus'tur ve bugünkü Trabzon adı da bu sözcükten türemiştir. Trabzon adının en az 2700 yıllık bir geçmişi var.

Yunanlılardan önce bölgede Makronlar, Skitenler, Kolkler, Driller gibi Yunan olmayan bazı kültürler yaşadı. M.Ö. 400 yıllarında Trabzon'u ziyaret eden Sokrates'in öğrencisi Zenofon'un günlüklerinde bu halkların adı geçer. Ne yazık ki, akıbeti belirsiz bu kültürler hakkında, günümüze ulaşmış çok az bilgi bulunuyor.

Trabzon kurulduktan bir süre sonra Perslerin, daha sonra da Romalıların egemenliğine girdi. Pers egemenliğinde Trabzon, Pers ve Yunan kültürlerinin ilginç bir kaynaşmasını yaşadı. Bölgenin "Pontus toprakları" olarak anılması da bu dönemde başladı.

Bizans döneminde de gariplikler sürdü. Çünkü Trabzon, önceleri Bizans İmparatorluğu'nun bir parçası gibi görünse de, Trabzon Rum İmparatorluğu adı altında özerk bir yapıya kavuştu. Hatta Bizans'la, savaşı bile göze alarak, ciddi bir rekabet içine girdi. Trabzon Rumları, hem coğrafi yakınlık hem de stratejik çıkar nedeniyle, doğudaki Gürcülerle ve güneydeki Türkmen beylikleriyle sık sık işbirliği yaptılar. Bu işbirliği, Trabzon İmparatoru Komnenos'un, kızlarını ve kız kardeşlerini, Türkmen olan Akkoyunluların liderleriyle evlendirmesi noktasına kadar vardı.

Trabzon'un bir Laz kenti olduğunu sanan çoktur. Oysa Trabzon hiçbir zaman Laz kenti olmamıştır. Lazlar, yani, Rumca ve Türkçe ile ilgisi bulunmayan bir dil olan Lazcayı konuşanlar, bugünkü Rize ve Artvin bölgelerinde yaşadılar. Sonradan Trabzon'a göç edip yerleşen Lazlar olduysa da, hiçbir zaman, kent nüfusunun çoğunluğunu oluşturmadılar.

Her alanda Bizans'a meydan okuyan Trabzon'dan önemli teoloji ve felsefe uzmanları çıktı. Fatih Sultan Mehmet ise Trabzonluları İstanbul'a sürdü.

Geçen haftaki yazıda, Türkiye'nin kendisini tanımadığını, bir örnek olarak Trabzon gerçeği incelendiğinde hem kendimizle hem de Trabzon'la ilgili çok şey öğrenebileceğimizi, zamanın nasıl akıp gittiğini, her şeyin ne kadar çabuk ve kolay değiştiğini vurgulamıştık.

Trabzon'un M.Ö. 700 yıllarında, Yunanlılar tarafından kurulduğunu, daha sonra Pers ve Roma egemenliği altına girdiğini, Bizans döneminde Trabzon'un özerkliğini ilan ederek Bizans ile rekabete girdiğini, sık sık doğusundaki Gürcülerle ve güneyindeki Türkmenlerle işbirliği yaptığını, onlarla akrabalık ilişkileri içine bile girdiğini belirtmiştik. Tabii Trabzon ile Bizans arasındaki rekabet sadece toprak ve ticaret kaynaklı değildi. Trabzon, entellektüel birikim açısından da Bizans'ın gerisinde değildi. Örneğin Trabzon kökenli Georgius, Plato ve Aristoteles'in felsefelerini çok ayrıntılı biçimde incelemiş, kitapları Avrupa'da büyük yankı uyandırmış, dönemin önemli teoloji ve felsefe uzmanlarından birisiydi.

Ortodokslarla Katolikler arasında birlik sağlanması yolunda çalışan ve bu nedenle Ortodoks Bizans'tan büyük tepki gören Johannes Bessarion da yine Trabzonludur. Plato uzmanı Bessarion, 750'yi aşkın kitabı içeren kütüphanesini, ölmeden önce Venedik'e bağışlamış, bu kitaplar ünlü "Marciana Kütüphanesi"nin çekirdeğini oluşturmuştu. Beş yıl boyunca Bolonya'yı yöneten Bessarion, Katolik dünyasında o kadar etkili bir konuma gelmişti ki, Papa 5. Nikolas öldüğünde, Papalık için aday gösterilmiş, ancak son anda bu makamı başkasına kaptırmıştı.

Fatih Sultan Mehmet, Trabzon'un Bizans'a meydan okumaya varan gücünden çekindiği için mi, yoksa bu gücü kendi yanına çekmeyi akıl edemediğinden mi bilinmez, 1461'de Trabzon'u aldığında, ilk iş olarak, buradaki Rumların yaklaşık üçte birini sürdü, mallarına da el koydu. Üstelik sürgün politikası Fatih'ten sonra da devam etti. Osmanlı kayıtlarına göre, bölgeden sürülen kişiler 19 bine ulaştı, çoğu İstanbul'a, Yeniköy, Arnavutköy, Balat ve Fener bölgelerine gönderildi. Sürülenlerin yerine ise, Niksar, Amasya, Ladik, Çorum, Merzifon, Tokat, Samsun gibi yerlerden Müslümanlar yerleştirildi. Bu sürgün politikasından sonra, Trabzon ve çevresinde kalan Rumların çoğunluğu hem topraklarını ve mallarını korumak, hem de daha az vergi ödemek için, Müslümanlığa geçtiler. 1800'lerin sonlarına gelindiğinde, Hıristiyan Rumlar, kent nüfusunun sekizde birini, çevre kasaba ve köyler de katıldığında, bölge nüfusunun beşte birini oluşturuyordu.

Ancak her şeye rağmen Trabzon, Osmanlı döneminde de önemini korudu. Nitekim Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Trabzon valisiyken, kendisini, edebiyat ve bilim alanlarında burada geliştirdi. Trabzon'da doğan ve 25 yaşında imparatorluğun başına geçen oğlu Kanuni Sultan Süleyman da burada yetişti.

Trabzon 20. yüzyılın ortalarına kadar entellektüel birikimi yoğun bir kültür kenti olmayı sürdürdü. Bir eski Trabzon'u düşünün, bir de bugünkü Trabzon'u! Çağrımız Trabzonlulara!

Kendimizi tanımak amacıyla bir örnek olarak ele aldığımız Trabzon maceramıza devam ediyoruz. Daha önce, M.Ö. 700 yıllarında Yunanlılar tarafından kurulan Trabzon'un köklü tarihini anlatmaya çalışmış, bu arada Trabzon'un İstanbul ile, yani dönemin Bizans'ı ve Konstantinopolis'i ile rekabeti konusunda örnekler vermiştik. Ayrıca Osmanlıların Trabzon'u ele geçirdikten sonra on binlerce Trabzonlu Rumu sürgün ettiğini, ancak buna rağmen, Trabzon'un önemini koruduğunu vurgulamıştık.

Osmanlı'dan önce, ağırlıklı olarak Rum kültürünü temsil eden, ayrıca azınlık kültürü olarak içerisinde Ermeni ve Ceneviz kültürlerini de barındıran Trabzon, coğrafi yakınlık nedeniyle, çevresindeki Gürcü, Laz ve Türkmen kültürleriyle de etkileşim içerisinde olmuş, ortaya gerçekten ilginç bir sentez çıkmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Trabzon, ticari potansiyeli, entellektüel birikimi ve çok kültürlü kozmopolit yapısı açısından, İstanbul, Selanik ve İzmir ile birlikte, Trakya ve Anadolu bölgesinin en önemli kentiydi. Trabzon, yüzölçümü ve nüfus açısından İstanbul'dan çok daha küçük olmasına rağmen, sosyal ve kültürel yapısı itibarıyla, adeta bir "mikro - İstanbul"u andırıyordu.

Öyle bir Trabzon düşünün ki, 1840'lı yıllarda Marsilya ile arasında direkt gemi seferleri bulunmaktaydı. Aynı dönemde Trabzon'da ABD'nin, İngiltere'nin, Fransa'nın, İtalya'nın başkonsolosluğu bulunmaktaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu kentte çıkan süreli yayınların sayısı 57 idi (Bu sayı Rize'de 1, Gümüşhane'de 1, Giresun'da 14, Ordu'da 11, Samsun'da 17'dir). Yine aynı yıllarda Trabzon'da opera, tiyatro binaları bulunmakta, sinemalarda sessiz filmler ve Kurtuluş Savaşı belgeselleri gösterilmekte, ana meydandaki restoranlarda piyano resitalleri verilmekteydi.

Başka bir örnek: Eğitimci - yazar Hıfzırrahman Raşit Öymen ve Pertev Subaşı gibi kişiler, 1921 yılında, Türkiye'nin en eski spor kulüplerinden birisi olan Trabzon İdman Ocağı'nı kurmuşlar, bu kulüp 1924 Paris Olimpiyatları'na bile sporcu göndermiştir. Mustafa Kemal başkanlığında 1923'te toplanan bir Bakanlar Kurulu toplantısında da, Avrupa'daki futbol birliklerine üyelik konusunda üç ilden kulübün seçilmesi önerilmiştir: İstanbul, İzmir ve Trabzon. (Trabzonspor efsanesi gökten zembille inmemiştir!)

Türk aydınlarının önemli bir bölümünün de Trabzonlu olmaları tesadüf değildir. Yazar - ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu, yazar - edebiyatçı Sabahattin Eyüboğlu, ressam Orhan Peker, yazar Hasan İzzettin Dinamo, siyasetçi - yazar Bahriye Üçok Trabzon'da yetişmiş Trabzonlu aydınlardan sadece birkaçıdır.

Peki ya şimdi? Üç haftadır anlatmaya çalıştığımız eski Trabzon'u düşünün, bir de bugünkü Trabzon'u düşünün. Her şeyin ne kadar çabuk değişebileceğini, geçmişimizi tanımakta ve geleceğimizi kurmakta ne kadar umursamaz davrandığımızı düşünün.

Trabzon kenti layık olduğu noktaya mutlaka gelmelidir! Bu Trabzonlulara, Trabzon kökenlilere yapılmış bir çağrıdır!

Not: " Bir Tutkudur Trabzon " (Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1997) ve "Seyahatnamelerde Trabzon" (Serander Yayınları, Trabzon, 1999) kitaplarının okunmasını öneririz.

Rize il sınırı yakınlarında yapılan sondajlarda ele geçen buluntular, Kalkolitik çağla tunç çağında (İ.Ö. 5500-1000) bu yörede insanların yaşadığını göstermiştir. İlk çağlarda Khalybllerin yurdu olna bu yörede Miletoslular İ.Ö. 7.yy.da bir ticaret kolonisi kurmuşlardır. Aynı yüzyılda bölge Kimmerler tarafından yağmalanmıştır. İ.Ö. 6. yy.da Perslerin hakimiyetine giren bölge Pontus Kapadokyası adı verilen satraplık sınırları içinde yer almıştır. İ.Ö. 66 yılında Roma yönetimine giren bölge once Pontus Polemoniacus, sonra da Galatia Kappadokhia adlı yönetsel sınırlar içinde yer aldı.

Bizans döneminde Khaldia Themasına bağlandı. Konstantinapolis’in Latinler tarafından işgal edilmesi üzerine Komnenos hanedanı,1204 yılında Gürcü kraliçesi Tamara’nın yardımıyla bu bölgede Trabzon Rum imparatorluğunu kurdu.

Trabzon Rum imparatorluğu (Pontus Devleti)

Aleksios Komnenos (1204-1222) ilk imparator ilan edildi. Onun ardından yabancı hükümdarlas evliliklere dayalı ittifaklar kurarak öbür Bizans ailelerinde daha uzun sürte ayakta kaslmayı başardılar. Kısa süreli Anadolu selçukluları ilhanlılar ve Nikaia imparatorluğunun egemenliğine giren Trabzon imparatorluğu barışçı bir politika izleyen 1.Manuel döneminde 1238-65 Trebizond limanının önemli bire ticaret merkezi haline gelmesi sayesinde güçlendi. Ama 2.İoannes döneminde(1280-85)Giresun ve Ordu yörelerini ele geçiren Türkmenlerinm küçük beylikler kurmasına engel olamadılar. 2.Aleksios döneminde (1297-1330)Karadeniz ticaretini ele geçiren Cenevizliler Trabzon yönetimi üzerinde etkin oldular. 1.beyazıd’ın 1398’de Samsun ve Canik’i almasının ardından Osmanlılara yıllık vergi ödemek zorunda kaldılar.David Komnenos (1458-1461) döneminde vergi ödemenmediği gibi önceden ödenen vergilerde geri istendi. David Komnenos’un Avrupa’daki büyük devletlere ittifak önerişsinde bulunması üzerine Osmanlılar bölgeyi 1461’de aldılar.

Trabzon imparatorluğunun zenginlik kaynakları gümüş demir şap kumaş ve siyah şarap gibi yerel ürünlerin ihracına ve Batı İran’a yapılan transit ticaretten alınan vergilere dayanıyordu.

Trabzon ve Lazistan Osmanlı yönetiminde

2.Mehmed ‘in (Fatih) Trabzon imparatorluğu üzerine yaptığı sefer sonunda fethettiği Trabzon bir sancak olarak örgütlenmiş ve uzun yıllar şehzade sancağı olarak önemini korumuştur. 16.yy.da ise Batum’uda içine alan bir eyalete dönüştürülmüştür. Batum eyaleti olarakta bilinen bu yönetim biriminin merkezi Trabzon’dur. Eyalet topraklarına bir Oğuz boyu olan Çepniler yerleştirilmiş ve yerli halk bu yüzden 18.yy.la kadar bunlarla çatışmıştır. Merkezi yönetim olayları engellemek üzere Trabzon Beylerbeyliğine yerli ayandan mütesellimler atamış ama bunlar güçlendikçe merkezi yönetime başkaldırmışlardır. 1868’de vilayet olan Trabzon’a merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik (Samsun) sancakları bağlıydı. 1890’da merkez sancağı Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Vakfıkebir, Sürmene ve Akçaabat, Canik sancağı Bafra, Ünye, Fatsa, Çarşamba ve Terme, Lazistan sancağı Rize, Of, Atina (Pazar) ve Hopa, Gümüşhane sancağı da Torul, Kelkit, Şiran kazalarını kapsıyordu.

Trabzon kıyıları 17.yüzyılda Zaporojye Kazaklarının saldırısına uğrayıp yağmalanmıştı. Osmanlı dönemi boyunca bölge Celali ayaklanmalarına sahne oldu. Yerel Beyler, halkla beraber 1834 tarihine kadar Osmanlı merkezi yönetiminden ayrılmak için defalaca isyan ettiler ama hepsi çok kanlı yöntemlerle bastırıldı.

1810’da Rusların saldırısına uğrayan bölge, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Kafkas göçmenlere ev sahipliği yaptı. 1895’de bir Ermeni ayaklanmasına sahne oldu. 20.yy başlarında Rumlar ve Ermenilerin de bulunduğu şehrin nüfusu 1 milyondan fazla idi. 1.Dünya savaşının başlarında Rus donanması Trabzon kıyılarını bir çok kez bombaladı. 18 Nisan 1916 tarihinde ise Rabzon neredeyse tümüyle Rusların eline geçen ve halkının bir bölümü başka bölgelere göç eden yörede Rum Pontos ve Ermeni çeteleri, 1917 Ekimindeki Sovyet devriminden sonar çekilen Rus ordusunun yerini aldı. Trabzon, 24 Şubat 1918’de 37.tümen tarafından bu çetelerin işgalinden kurtarıldı. Mondros Mütarekesinden sonar Pontos çetelerinin eylemlerinin artması üzerine Trabzonlular Trabzon Muhafazai Hukuk-i Milliye Cemiyetini kurdular. Kurtuluş savaşı sırasında Trabzondaki önemli olaylardan biride Türkiye Komünist Partisinin (TKP) önderi Mustafa Suphi, karısı ve 13 arkadaşının öldürülmesidir.

Trabzon’un yapısı

Trabzon kenti İ.Ö. Miletoslu balıkçıların Karadeniz kıyısında kurdukları ticaret kolonilerinden biridir. Miletoslular kente Yunanca masa anlamına gele ‘trapeza’ sözcüğünden türettikleri Trapezous adını vermişler bu ad zamanla Trapezunda, Trapezund ve Trabzon’a dönüşmüştür.

13.yy. başlarında kurulan Trabzon İmparatorluğu Anadolu Selçukluları ve Timur’un kuşatmalarına direnmiştir. Yavuz Sultan Selim şehzadeliği sırasında burada sancak beyliği yapmıştır. 1867 yılında çıkan bir yangından şehir önemli ölçüde zarar görmüştür. 19.yüzyılda 35.000 kişilik şehir merkezi nüfusunun yarısı Rumlar ve Ermenilerden oluşuyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında ise ancak 20.000 kişi,1950'de ise 33.900 kişidir. Günümüzde, merkez nüfusu 220.000’e ulaşmıştır.

Yayınlanma Tarihi : 8 Ağustos 2009