Son Güncelleme: 2 Mayıs 2025 16:42:35

Trabzon Bakırcılığı

TARİHİN ÇİZGİLERİ BAKIRIN YÜZÜNDE SAKLI

Geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Karadeniz Bölgesi, içerisinde birçok el sanatını da barındırıyor. Özellikle bakır işletmeciliği Cumhuriyet öncesi bu bölgede Türk ve Rum ustaları tarafından geliştirilmiştir. Hatta Yomra'nın Santa bölgesi o dönemlerde birçok kültür şehri olarak gösteriliyormuş ve bakırcılık oldukça ilerdeymiş.

İnsanlık Tarihi kadar eski olan meslekler arasında yer alan bakırcılığı Trabzon'da bakırcılar çarşısında bir zamanlar 33'den fazla işyeri bulunurken son zamanlarda bu mesleği sadece birkaç usta ayakta tutmaya çalışıyor.

Anadolu'da bakırcılığın bakırcılık gelişiminin çok çok eski tarihlere dayandığını, bakır cevher yataklarının eskiden beri işletildiğini doğrulamakta. Anadolu sanatında önemli bir yeri olan bakır süslemeye de çok elverişli bir madendir. Bakır; günlük kullanımda, mutfak gereçlerinde, takılar, miğferler, kapılar ve kapı süslemelerinde yapı unsuru olarak kullanılmaktadır. Bakır kap yapım teknikleri ise; dövme, dökme, sıvama (tornada çekme), preste basma olarak dört çeşitten oluşuyor.

Kaynak: İsmail ARKAN, ERKANLAR TİCARET

Yayınlanma Tarihi : 21 Ocak 2010

ANKARA´DAKİ TRABZON GÜNLERİ
YİNE MUHTEŞEM OLACAK
Trabzon İçin Dağı Taşı dolaştılar

Taka Gazetesi 18 Ocak 2010 Pazartesi
Ankara'da yapılan Trabzon etkinliklerinin mimarlarından Hayrettin İmamoğlu ve Organizasyon Koordinatörü Burcu Ocak Trabzon'da 18 ilçede Belediye Başkanı ve Kaymakamlarla görüştüler. Ankara'da 21 ile 25 Şubat tarihleri arasında yapılacak olan Trabzon Günlerine bir ilçe hariç tümünün katılacağını ve stand açacağını söyleyen Trabzon Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin İmamoğlu, "Etkinliğin bu yılda yapılması için Devlet Bakanımız Sayın Faruk Özak beyden, Türkiye'nin dört bir yanından ve Avrupa'daki hemşehrilerimizden büyük baskı aldık. Trabzonlular Ankara'da biraraya geliyorlar ve muhteşem saatler geçiriyorlar. Hazırlığımızı önceden başlattık. Geçen yıl varolan aksaklıkların bu yıl yaşanmaması için de elimizden geleni yapıyoruz. Burcu kızımızla birlikte Trabzon'un her yanını dolaştık. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte programı netleştiriyoruz. Programda eksiğimiz olursa eleştiriye açığız. Lütfen bizi uyarın" dedi.

Yayınlanma Tarihi : 20 Ocak 2010
TRABZON VAKFI

Fuat Sancak,Taka Gazetesi 16 Ocak 2010
Tarihi, doğası, kültürü ve insan kaynakları ile cennetten bir köşe olan Trabzon'un tanıtımı için çok önemli görevler yapan bir sivil toplum örgütünü ve değerli yöneticilerini bir yazı dizisi öncesi tanıtmak istedim...

Son birkaç yılda bizim dışımızda gelişen münferit olaylar nedeniyle bütün bir şehri mahkum etmeye çalışan anlayışa karşı olağanüstü bir mücadele örneği sergileyerek, harika çalışmalara imza atan bu sivil toplum örgütü her türlü saygı ve övgüyü fazlası ile hak etmektedir...

1976 yılında Ankara'da kurulmuş olan ve halen faaliyetlerine devam etmekte olan Trabzon Kültür ve Dayanışma Derneği'nin bir kısım üyelerinin de aralarında bulunduğu Trabzon nüfusuna kayıtlı 68 kişi tarafından 1986 yılında kurulan Trabzon İli ve İlçeleri Eğitim, Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı, kısa adıyla Trabzon Vakfı'ndan bahsetmek istiyorum...

Kuruluş amaçları arasında; Trabzon yöresinin, tarihi ve turistik değerlerini tespit etmek, tanıtmak, işletilmesini sağlamak ve yardımcı olmak, Trabzon ve Trabzonlularla ilgili olarak spor, eğitim, kültür ve sağlık faaliyetlerini geliştirmek, Trabzon yöresi halk oyunlarının ve halk türkülerinin yaşamasını ve gelişmesini sağlamak ve yöre geleneklerini sürdürmek olan bu Vakıf, amaçlarının çok daha ötesinde mükemmel faaliyetlere imza atarak şehrimizin gurur kaynağımız olmaya devam etmektedir...

Gerek Ankara'da Trabzon'u yaşatmak, Ankara'da ki Trabzonluya hizmet etmek, gerekse Trabzon'un ihtiyaçlarını Ankara'dan temin etmek anlamında onlarca hizmeti gerçekleştiren bu güzide Vakfımızın en önemli faaliyeti, ilki 2007 yılında Ankara'da gerçekleştirilen ve bu yıl dördüncüsü 20-24 Şubat tarihinde yine Ankara'da, Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek olan "Her Yönüyle Trabzon Etkinlikleri" organizasyonudur...

4 gün 4 gece devam eden ve yüz binlerce ziyaretçinin ağırlandığı bu organizasyonu bir sonra ki yazımda ayrıntısı ile yazacağım. Ama önce Trabzon'a büyük hizmetleri olan kahramanları size tanıtmak isterim...

Bilgin AYGÜL- Vakıf Başkanı: 1957 Trabzon doğumlu, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, İşadamı.
Prof. Dr. Kenan ARAZ- Başkan Vekili: 1944 Torul doğumlu. Başkent Üniversitesi Ağız, Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeliği ve Başkent Üniversitesi Senatosunda Fakülte Temsilcisi.
Murat BEKAR- Sekreter: 1944 Trabzon doğumlu, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu, Çanakkale Üniversitesi eski Personel Daire Başkanı, emekli.
Ali Kemal SANCAK- Muhasip: 1957 Köprübaşı/Trabzon doğumlu, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, bankacı, Ziraat Bankası Daire Başkanlığı görevine bulundu.
Prof. Dr. Ruşen KELEŞ- Üye: 1932 Trabzon doğumlu, A.Ü. SBF eski Dekanı. Japonya İmparatorluğu Onur Nişanı ve Abdi İPEKÇİ Barış Ödülü sahibi.
Yusuf HASANÇEBİ- Üye: 1948 Trabzon/Araklı doğumlu, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi mezunu, İller Bankası Teknik Müfettişliği görevinden emekli.
T. Murat BAHADIR- Üye: 1945 Trabzon/ Vakfıkebir doğumlu, Ankara İktisadi ve Ticari ilimler Akademisi mezunu, İller Bankası Teftiş Kurulu Başkanlığı görevinden emekli.
Selahattin ALİOĞLU- Üye: 1948 Trabzon/ Araklı doğumlu, Trabzon Lisesi mezunu, Köy Hizmetlerinden emekli. Trabzon Derneği Genel Başkanı.
Hayrettin İMAMOĞLU- Üye: 1944 Trabzon/ Köprübaşı doğumlu, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu, İller Bankası Daire Başkanlığı görevinden emekli.

Vakfın kuruluşundan bugüne büyük hizmetleri olan diğer kurucuların tümüne bu yazımda yer veremediğim için üzgünüm, hepsi Trabzon aşığı olan bu değerlerimiz gibi yukarıda isimleri geçen yönetim kurulu üyeleri; işlerini, güçlerini bırakıp maddi ve manevi bir çok fedakarlığa girerek şehrimizi temsil etmenin mücadelesini vermektedirler...

Onlara bu mücadelelerinde yardımcı olan herkese, son süreçte özellikle Bakanımız Faruk Nafiz ÖZAK beye Trabzon adına teşekkür etmek isterim...

Yayınlanma Tarihi : 20 Ocak 2010

Trabzon'un Görele ilçesinde (bugün Giresun iline bağlı), 1911 yılında doğdu. 1920-1925 yılları arasında savaş nedeni ile farklı şehirlerde yaşadılar, 1925'de babası Trabzon milletvekili oldu ve ailece Trabzon'a geri döndüler. Trabzon Lisesi'ne kaydoldu. 1927 yılında Zeki Kocamemi Trabzon Lisesi'ne resim öğretmeni olarak atandı. 1929 yılında, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü'ne girdi. Nazmi Güran ve İbrahim Çallı'nın öğrencisi oldu.

1931 yılında, diplomasını almadan Paris'e gitti. Gauguin ve Ei Greco gibi beğendiği ustaların resimlerini kopya etti. Van Gogh, Gauguin, Cezanne onu mesleğine bağlayan ustalar oldu. 1932 yılında, Paris'te bir ay kadar Andre Lhote Atölyesi'nde çalıştı, Ernestine Letoni ile tanıştı. 1933 yılında, Londra'ya gitti. 1934 yılında, Yeni Adam'da ressam olarak çalışmaya başladı.

Akademi Diploma yarışmasında "Yol inşaatı" konulu resmi ile üçüncü oldu. 27 Aralık 1934 tarihinde 30 resim ile D Grubu Sergisi'ne katıldı. 1 Ocak 1935 tarihinde, ilk kişisel sergisi Bükreş'te Hasefler Galeri'sinde Ernestine Letoni tarafından açıldı. 1936 yılında "Eren" adını verdiği Ernestine Letoni ile evlendi. Tekel Genel Müdürlüğü'nde işe girdi. Sipahi Ocağı sigarasının kapağındaki "Koşan Mızraklı Atlar" figürünü tasarladı. Aynı yıl, Güzel Sanatlar Akademisi'nin diploma yarışmasında "Hamam" adlı çalışması ile birinci oldu.

Sovyetler Birliği'ne götürülen Türk Resim ve Heykel Sergisi'ne üç resim ile katıldı. 1937 yılında, akademi de Leopold Levy'in asistanı oldu. Nazmi Ziya Güran üzerine bir inceleme kitabı hazırlığına girişti. 1 Kasım 1938 tarihinde çıkan "Ses" dergisi yazarları arasında yer aldı. 31 Ekim 1939 tarihinde Birinci Devlet Resim ve Heykel Sergisinde "Figür" adlı yapıtı ile üçüncülüğü Arif Kaptan ile paylaştı. 1939 yılında, ileride babasını ve annesini ölümsüzlüğe götürecek çalışmalar yapacak olan oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu dünyaya geldi.

1941 yılında askerlik görevini tamamladı. İlk şiir kitabı "Yaradana Mektuplar" yayınlandı. 31 Ekim 1942 tarihinde, açılan Dördüncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde ikincilik ödülünü kazandı. 1943 yılında, Ortaköy Lido Yüzme Havuzu için ilk duvar resimlerini gerçekleştirdi. 1945-1947 yılları arasında "Mari'nin Portresi", "Alis I" , "Alis II" gibi önemli portre dizisini oluşturdu. 1947 yılında, genç sanatçılardan oluşan "1O'lar Grubu"nun kurulmasına öncülük etti. 1948 Ağustos ayında ikinci şiir kitabı "Karadut" yayımlandı.

1950 yılında, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde 150 resimden oluşan "Retrospektif" sergisi düzenledi. Paris'te, İnsan Müzesi'nden çok etkilenerek "Güzel yararlı olmalıdır" düşüncesinden hareketle "Yazmacılık" geleneğine yeni bir yorum getirdi. 1950 yılında, Kariye Camii düzenlemesini yaptı. 1951 yılında, "Küçük Sahne'yi süsledi. 1951 yılına kadar boya ile mozaik dokusunda resimler yaptı. 21 Mart 1951 tarihinde, ilk "Yazma Sergisi"ni açtı. 1953 yılında yazmaları ve özgün baskıları Philadelphia Print Club'da sergilendi. 14 Eylül'de Times dergisi iki renkli sayfa ayırdı. 1954 yılında Bedri Rahmi "Türk Tepsisi" adlı motifi ile Steuben Glass adlı bir firmanın tertiplediği yarışmada ödül kazandı ve motif kristale oyularak teşhir edildi.

1954-1957 yılları arasında önemli panolar gerçekleştirdi. 1956 yılında, Sao Paulo Bienali'nde onur ödülü aldı. Aynı yıl "Canım Anadolu" adlı kitabı yayınlandı. Bedri Rahmi 1957 yılında Tokyo özgün baskı Bienaline katıldı ve "Üçü birden" adlı kitabını yayınladı. Ve aynı yıl içinde "Dokuma, Kilim, Yazma ve Nakış gibi Halk El Sanatları'ndaki motifleri özgün bir stil ile kaynaştırarak, mozaik çalışmalarına yöneldi.

1958 yılında Uluslararası Brüksel Sergisi'ndeki Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik çalışmasıyla altın madalya aldı. 1959 yılında, Paris'te Nato merkezine 50 metrekarelik bir pano hazırladı.

1961 University of California at Berkley'de iki yıl misafir profesörlük yaptı. 1961 Ağustos'unda Unicef çocuklar yararına "Eşeğin Üzerinde Çocuklarını Taşıyan Anadolu Köylü Kadın" motifi Amerika'da kartpostal olarak basıldı. 1962 Aralık ayında New York Modern Art Müzesi "Zincir" resmini satın aldı. 1963-1964 yıllarında İstanbul'a çeşitli panolar kazandırdı. Son panosu Etap Oteli girişindeki "GÜvercinler"dir. 1970 yılında, yeniden toplumsal içeriği ağır basan resimler yaptı. 1972 yılında, 33'üncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde birincilik ödülü aldı. 21 Eylül 1975 tarihinde yaşama veda etti.

Yayınlanma Tarihi : 19 Ocak 2010

Kemençe Tarihi

Kemençe, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin bir sazı olup bu bölgede yaşayan insanlar, Lozan Antlaşması gereği Yunanistan'a göç eden mübadiller ve Dünya'nın her tarafındaki Doğu Karadeniz kökenli insanlar tarafından kullanılmaktadır. Bu çalgı Karadeniz'in en tipik özelliklerinden biridir. "Kemençe" sözcüğünün "Kemen"in bir türevi olduğu ya da küçültme eki almış bir şekli olduğunu söyleyebiliriz.

Çalgının gövdesi dut, ceviz, erik, akçaağaç, limon, sarmaşık ve pelesenkten oyularak yapılır. En iyi enstrümanlar ardıç ve duttan yayı ise gül, abanoz, şimşir ya da tik ağacından yapılır. Yay, kemençenin boyu kadardır, yaya at kuyruğu takılır, genellikle genç ve bakımlı atların kuyrukları daha dayanıklı olduğu için tercih edilir.

İki çeşit kemençe vardır; biri Türk sanat müziğindeki çalgıdır, ki (fasıl kemençesi) öbürü ise Karadeniz'in doğusunda bulunan bir yaylı halk enstrümanıdır (Karadeniz Kemençesi). Bu iki çalgı da yaylı ve üç tellidir. Bu tellerin en incesi çeliktir ve zil adını alır. Zil burada "en ince" anlamda kullanılmıştır; aynen "zil zurna" da olduğu gibi. Orta tel bağırsaktır ve "sağır" adını alır, en kalını yine bağırsaktır ve "bon"dur, genellikle açık tel olarak çalınır.

Kemençenin bir çok değişik akort şekli olsa da, genellikle üç teli birbirine dörtlü aralıklar ile çekilir. Akort şekilleri genellikle Sol, Do, Fa'dan Mi, La Re'ye kadar değişir. Kemençenin bunca değişik akortuna rastlanmasının nedeni olarak ses genişliği gösterilebilir. Kemençe'nin çabuk ve aralıksız (moto perputo) çalma tarzının horon dansı ile büyük bir bağlantısı bulunsa da enstrüman solo olarak da aynı biçimde icra edilir. Buğulu neyi andıran içli bir sesi vardır.

Trabzon'da Vakfıkebir, Akçaabat, Tonya, Maçka ve Sürmene'de kemençe yapımcıları bulunmmakta ve bu mesleği hiçbir eğitim almadan sürdürmektedirler. Her ilçede yapılan kemençenin yapısı bölgeye göre farklılıklar göstermektedir. Trabzon merkezde kemençe yapım konusunda son yıllarda ciddi bir çalışma yapılmadığı ve kemençe yapımının eskiye oranla kaybolduğu görülmüştür. Genellikle ilçelerde teknik araçlardan yararlanmadan keser ve testere ile çalışan ustaların kemençe yapımı ağırlık kazanmıştır.

Karadenizli kemençe ustaları; Halil Kodalak, Rize'li Sadık, Hüseyin Dilaver, Durkaya Kemal, Hasan Sözeri en bilinenleri arasındadır. Dünyanın neresinde olursa olsun kültüründen vazgeçmeyen Karadeniz insanı kemençesinden vazgeçmemiş ve onu bugünlere taşımıştır. Horon kurulduğunda akla ilk gelen eşlik sazı kemençedir. Türk milletinin, Karadeniz Bölgesi'nde özellikle yaylalara çıkarak sesi ile elele verip saatlerce horon teptiği birlik ve beraberliğin simgesi haline gelmiştir.

Kaynak: www.habule.com / www.karalahana.com

Yayınlanma Tarihi : 17 Ocak 2010