Son Güncelleme: 26 Nisan 2025 23:44:56
özlem
H. Ertan Tokinan

sabâdan bir esinti sinmeli şimdi sessizliğime
eski bir gramofonun sesinden de olsa dinlenmeli yine
uzaklarda perdeleri inik âsâr-ı atîka bir evin
alıp götürmeli beni huzurlu köşelerine
giderek yitmekte olan anılar ülkesinden
bir sıcak soluk değmeli yaşadığım güne
alabildiğine silikleşen eski âşinâlardan
biri koşup gelmeli alabildiğine
martıların –akıl almaz- nesini özledim ki
nazlı nazlı iniyorlar gözbebeklerime
bir akşam bulutu hatırımı sordu da sanki
alıp başını gitti yağmurlar ülkesine

Trabzon 2015 Dergisinden

Yayınlanma Tarihi : 20 Eylül 2015

Bayramlaşma Günü - 25 Eylül 2015

25 Eylül 2015 Cuma günü, Trabzon Vakfı'nda "Bayramlaşma Günü" düzenlendi.

Trabzon Vakfı ve Trabzon Derneği Üyeleri, Kurban Bayramı'nın ikinci gününde Vakıf merkezimizde, bayram sevincini paylaşmak üzere hemşehrileri ile biraraya geldi.

Yayınlanma Tarihi : 25 Eylül 2015
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI

Vakıf ve Dernek üyemiz Muhittin İpek'in babası
Ali İpek
vefat etmiştir.

Merhumun cenazesi, 25 Eylül 2015 Cuma günü öğle namazını müteakip
Trabzon İskenderpaşa Camii'nden kaldırılacaktır.

Merhuma Allah'tan rahmet, acılı ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.

Yayınlanma Tarihi : 25 Eylül 2015

Ayasofya Camii Restorasyonu

Sevgili Anthony,
Bildiğin gibi, Rusell Trust [Vakfı] 1957’den 1962’ye dek, Trabzon’daki, 13. Yüzyıldan kalma bir kilise olan Aya Sofya’nın duvar resimlerinin restorasyonunu mali olarak cömertçe karşıladı. Edinburgh Üniversitesi’nden Profesör D. Talcot Rice’ın ve Ankara’daki Britanya Arkeoloji Enstitüsü’nün işbirliğiyle, bu yıllar boyunca yapılan işten sorumlu Saha Yöneticisiydim. Türk hükümeti, kilise bir kenar mahallenin camii olarak kısmen kullanılırken, işin gerçekleştirilmesine izin verdi. Türk hükümeti eski Bizans kilisesini ulusal bir anıt olarak tasarladı. 1960’da EVKAF yapının restorasyonunu yaptı ve işimiz bittiğinde de kilise Trabzon Müzesi haline geldi. Aya Sofya Mahallesi’nin bulunduğu bölgede yerel Müslümanların ibadeti için küçük bir cami de inşa ettiler.

Trabzon’dan eski bir arkadaş, halihazırdaki Türk Hükümetinde bir bakan olan Bülent Arınç’ın başbakanın bir arkadaşı, Aya Sofya’nın bir cami olarak kullanılmaya geri döndürülmesini tavsiye ettiğini ve bunun için kampanya yürüttüğünü bize duyurdu. Bunun, resimlerin kireçle yada sıvayla gizlenmesini ya da muhtemelen onların yok edilmesini zorunlu olarak ima ettiği konusunda endişeliyim.

Rusell Trust’ın eseri tahrip edilirse bu ağır bir kayıp olacaktır. Bu, sanat tarihi için ve müze birçok yerli ve yabancı ziyaretçiyi kendisine çektiğinden, Trabzon kenti için de bir kayıp olacaktır.

Türk yetkililer tarafından, bir anıt ve bir müze olarak tasarlanmasından elli yıl sonra, binanın ve resimlerinin korunması için gerekli adımlar atılacağı umut ediyorum.

Ne yazık ki, kırılan bir kalça kemiği nedeniyle kalıcı olarak yatağa bağlı kaldığımdan, bu konuda kişisel olarak etkin olamıyorum. Bu nedenle Russell Trust’ın ve Ankara’daki Britanya Arkeoloji Enstitüsü’nün etkin bir biçimde harekete geçmesini ve Britanya Hükümeti’ni ve diplomatik desteği, Aya Sofya’nın bir ulusal anıt olarak halihazırdaki statüsüne devam etmesine izin vermesi için Türk yetkilileri ikna etmeye katılmasını sağlayacağını umut ediyorum.

Saygılarımla,
David Winfield, MBE, MA, FSA, FSAS

Çeviri: S. Erdem Türközü

Trabzon 2015 Dergisinden

Yayınlanma Tarihi : 23 Eylül 2015

David Winfield 1929-2013

Trabzon’daki Ayasofya’nın fresklerini restore eden akademisyen ve arkeoloji araştırmacısı CORNUCOPIA – 12 OCAK 2014

Mull Adası’nda birkaç ay önce yaşamını yitiren, David Winfield, seksen beş yıllık hayatı boyunca, sırasıyla mimari estetik üzerine bir yazar, muhtemelen hemen her yerdeki Bizans fresklerinin önde gelen restoratörü, National Trust’ın ilk ulusal Koruma Araştırmacısı [Surveyor of Conservation] olan yetenekli bir korumacı, iki Oxford kolejinin araştırma görevlisi, yüksek akademik düzeydeki 11 eserin (bunlardan biri halihazırda baskı aşamasındadır) yazarı ya da ortak yazarı ve –son olarak en şaşırtıcı olanı- seksen yaşından epey gün almışken hastalığı bırakmaya zorlayıncaya dek, Hebridler’de (1) hayvancılık ile uğraşan bir çiftçiydi.

Bununla beraber bir çok insan için, Trabzon’daki Ayasofya’nın, denizin hemen üzerinde, kentin dışındaki koruların arasında yükselen, Büyük Komnenos İmparatorlarının 13. Yüzyıldan kalma harika kilisesinin, 1956-1962 yılları arasındaki restorasyonunun gözetmenliğini yapan saha yöneticisi olarak daima hatırlanacaktır. Ayasofya’nın freskleri dünyanın herhangi bir yerindeki ortaçağ sanatının en iyi örnekleri arasında kesinlikle yer alır. Daha sonra Kıbrıs’ta Troodos Dağları’nda, Lagoudhera ve Asinou’daki Panaghia Kiliselerinde çalıştı. 1970’lerde Canterbury Katedrali’nin freskleri üzerinde çalıştı ve yeteneği dekan tarafından The Times gazetesinde kamuoyuyla paylaşılıp övüldü.

1950’lerde ve 1960’larda, Anadolu’nun iç bölgelerindeki Roma Ve Bizans döneminden şatolar, kiliseler ve diğer anıtlar hala büyük keşiflerin yapılmasını bekliyordu. Karadeniz Sahili’ni sınırlayan dağlar, 19. Yüzyıl gezginleri tarafından büyük ölçüde görmezden gelinmişti. David Winfield, Anthony Bryer ve Selina ve Michael Ballance ile birlikte kayıp geçmiş arayışı içinde, kırsal kesime keşif gezileri yaptı. David itinalı ve yöntemli bir gezgindi ama aynı zamanda Türkçe’ye (ve daha sonra Kıbrıs’ta, Yunanca’ya) hakimdi ve yerel halk için sempatik bir gözdü. Eşlikçilerinin birinin hatırladığı üzere “topluluk içinde kaynaşıp yitip gitmeyi başardı”. Sonu gelmez bir biçimde titizdi, yerel halkla konuşarak saatler geçirmeye hazırdı ve sonuç olarak, zaman zaman daha önce hiç bilinmeyen şatoları keşfedebildi.

O her zaman Türk halkına ve özellikle Trabzon halkına yönelik kalıcı sevgisini ve kurduğu bir çok dostluğu korudu.

Bir seferinde, kâşif ve gezi yazarı Freya Stark’la birlikte Trabzon hisarı üzerinde yürürken, ikili onları “gavur” olarak çağıran bir grup çocukla karşılaştı. Ardından David “Kitap Ehli Halkların” bu anlamda kafir sayılmadığına dair Stark’ın çocuklara açıklaması olabildiğince nazik bir biçimdedir.

1970’lerin ortalarında, Kıbrıs’tan Birleşik krallık’a geri döndüğünde, Levant’daki kiliselerin restoratörü Winfield, bir Britanya korumacısına ve Oxford akademisyenine dönüştü. İlk olarak All Souls’a ve ardından da Merton College’a araştırma görevlisi olarak atandı. David ve eşi June arkadaşlarına Victoria dönemini hatırlatacak denli konukseverlik ve bilgili olduğu kadar dostça sohbetler sundukları, Kuzey Oxford’daki Crick Road’da yuva kurdular. June, Trabzon’daki Ayasofya’nın resimleri ve görüntülenmesi üzerinde onunla birlikte çalışmıştı ve daha sonra, sadece eşi ve üç çocuklu bir ailenin annesi değil, aynı zamanda, ister akademisyenlik olsun isterse de çiftçilik olsun, onun bütün işlerini paylaşır oldu.

Bizans Sanatı’nda kıdemli konumların yokluğu, 1980’de, Merton’daki süresi dolduğunda, David’in koruma işine geri dönmesi anlamına geldi; bu kez Britanya’da, National Trust’ın ilk Ulusal Çaptaki Koruma Araştırmacısı oldu. Oradaki on yıl boyunca David, Trust tarafından gerçekleştirilen mükemmel, özgün, yerel koruma çalışmasını bir araya getirdi.

Bununla beraber Winfield’lar, dağları ve deniz kenarındaki uzak yerleri özlemeye devam etti. Emeklilik yaklaşırken, Country Life dergisinde Mull Adası’ndaki Dervaig’deki bir çiftliğin reklamını gördüler ve oraya ziyarete gittiler. Bina kötü durumdaydı ve kayda değer bir restorasyona gereksinim duyuyordu ve canlı hayvan çiftliği de benzer durumdaydı. Ama yerin güzelliği onu satın almaya ve emeklilik yıllarını çiftçi olarak geçirmeye, onları ikna etti; her ikisi için de tamamen yeni bir macera ve özellikle de meydan okuyan bir yerdi – ama, denizden epey yüksek Mull tepelerinde köpekleriyle yürüyerek geçirilen her sabahla, 20’den fazla mutlu yıl boyunca hakkı verilen bir maceraydı.

Adadaki ilk yıllarında, Winfield’in kitap koleksiyonu bir yangında kötü bir biçimde zarar gördü. En yakın üniversite kütüphanesinden yüzlerce kilometre uzaktaydı ama June’la birlikte üzerinde çalıştığı, Bizans sanatı, surları ve kiliseleri üzerinde yazmaya devam etti.

İngiliz [Sassenachs (2) ] olarak bir Hebrid topluluğuna uyum sağlamak herkes için kolay değildir ama Winfield ailesi, gelişlerinden birkaç yıl sonra, bir ziyaretçi David’i soruşturduğundan aldığı “onun hakkında kötü hiçbir şey duymadım” yanıtından mutlu olmuştu.

David Bizans ve Türkiye çalışmalarında benzersiz bir şahsiyetti, geç dönem Britanya Victoria döneminin en iyi niteliklerinin beden bulmuş haliydi. Her ne kadar son yıllarını ilgisini paylaşanların birçoğundan uzakta geçirmiş olsa da, hiçbir zaman unutulmayacaktır.

Çeviri: S. Erdem Türközü

(1) İskoçya’nın kuzey sahili boyunca uzanan geniş ve çeşitli adalardan oluşan adalar topluluğu –ç.n.

(2) İskoç ağzında İngiliz (sakson sözcüğünden) – ç.n.

Trabzon 2015 Dergisinden

Yayınlanma Tarihi : 23 Eylül 2015