2006 Yılı Sabahattin Sağıroğlu Trabzon’a Hizmet Ödülü, 24 Şubat 2007 tarihinde Ressam CEMAL AKYILDIZ'a verildi.
Cemal Akyıldız, 1933 yılında Of'un Kaziret (Ağaçbaşı) köyünde doğdu. Okul sıralarında en sevdiği ders resimdi. Bu yeteneğinin öğretmenleri tarafından fark edilmesiyle birlikte daima destek gördü ve bunun sonucunda uluslararası ilkokullar resim yarışmasına eseri gönderilerek sanat hayatına merhaba demiş oldu.
Güzel Sanatlar Akademisi'ne girmek için 1949 yılında İstanbul'a geldi. Ressamlık eğitimini birçok ünlü ressamın atölyelerinde çalışarak geliştiren sanatçı Babıâli'de gazete matbaa ev reklâm resimleri çizerek mesleğini genç yaşta açtığı atölyesinde uygulamaya başladı. Burada aldığı resim eğitimi onun resim tekniğinin gelişimine ve kendi çizgilerinin oluşmasında önemli bir işlev gördü. Atölyesinde resmin her dalında çalışma yaparak afiş yazı dallarında yüzlerce kitap ve roman kapağı çizdi.
Hat sanatı dalında da zamanın değerli hattatlarından dersler aldı. Yıllarca Babıâli'de kitap kapakları çizimiyle geçimini sağladı. Batı da Rönesans la başlayan gravür sanatını yıllar sonra yeniden hayata geçiren sayılı ressamlardan biri oldu. Resimlerinde özellikle tarihi temaları işlemektedir.
Trabzon Etkinlikleri 22 Şubat 2007
Etkinliklerin ikinci günü olan 22 Şubat 2007 tarihinde Avukat Taylan ÜNER'in oturum başkanlığın yaptığı "TRABZON'UN EKONOMİ VE TİCARİ POTANSİYELİ" konulu panele, Trabzon Eski Valisi Adil YAŞAR, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şadan EREN, Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Orhan AYDIN, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı gazeteci yazar Ahmet Şefik MOLLAMEHMETOĞLU konuşmacı olarak katıldılar.
ŞadanEREN
Trabzon Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şadan Eren konuşmasına "Her Türk vatandaşı gibi Hrant Dink'in ölümünü tasvip etmiyoruz." diyerek başladı. Olayın sonuçlarının tamamen Trabzon'la ilgiliymiş gibi gösterilmesini kabul etmediklerini, benzer duyguları Türkiye'de birçok ilde paylaşan gençlerin bulunduğunu hatırlatan Eren, "Trabzon gençlerinin seçilmesi bence düşündürücüdür. Buna dikkat edilmesi lazım. Ne Hrant Dink'in ölümünü, ne de Trabzon'un bu şekilde gösterilmesini tasvip etmiyoruz." dedi.
Eren konuşmasına şöyle devam etti:
"Trabzon'un, bölgede çok önemli bir rolü var, Trabzon dediğiniz zaman Doğu Karadeniz'in tamamen bir merkezi konumunda olan bir ili kastetmiş oluyoruz. Japonların bir araştırma şirketi var; mesela DOKAP (Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi)'ni hazırladılar. Bu planı incelediğiniz zaman tüm faaliyetlerin %80'inin Trabzon'da başlatıldığını görürsünüz. Hatta diğer şehirler bizi bundan dolayı biraz da tenkit ettiler. Şöyle ki; sanki bu DOKAP değil de, Trabzon kalkınma planı, görünümünde diye. Aslında bizim bunda ne baskımız ne de bir bilgimiz olmuştur. Projeyi yapanlar şunu gördüler; Doğu Karadeniz'in kalkınması için odak nokta Trabzon'dur. Yani denize atılan bir taş gibi. Dalgalar Trabzon'dan yayılıyor, onun için biz bugün burada Trabzon derken veya Trabzon'un sorunlarını anlatırken Doğu Karadeniz'i bir bütün düşünüyoruz, diğer şehirleri farklı düşünmüyoruz ve biz ekonomik anlamda da Trabzon'u Doğu Karadeniz'in bütünlüğü içinde bir merkez olarak kabul ediyoruz.
Trabzon'un son 25 yılına baktığımızda hem ekonomik hem de sosyal değişimler yaşadığı çok açıktır. Trabzon, Doğu Karadeniz'de hem en çok göç alan hem de en çok göç veren şehirdir. Yetiştirdiğimiz başarılı işadamları, iyi bürokratlar, üniversite tahsili yapmış gençler Türkiye'nin diğer illerinde veya ABD, Avrupa gibi ülkelerde kalıyorlar. Çünkü bir yere geldikten sonra kendilerini artık Trabzon'dan çıkmak zorunda hissediyorlar. Bunu normal karşılıyoruz. Bu, ekonomik olarak da insan olarak da doğrudur. Ama Trabzon her zaman birilerini yetiştirmek zorunda, büyük şehirde yetişen insan sonuna kadar bütün eforunu orada harcıyor, bütün büyümesini orada yapıyor. Biz her seferinde bu gücü yeniden yetiştirmek zorunda kalan bir şehiriz. Göç alma bakımından olaya baktığımız zaman; bu Türkiye'nin de sorunu ama bizim daha büyük sorunumuzdur. Bunu da önemli bir sorun olarak kabul edip, nedenlerine ve çözüm önerilerine bakmalıyız.
Trabzon'un son zamanlarda yaşadığı olayları ben başka faktörlere de bağlıyorum. Bunlardan biri de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan bağımsız devletler topluluğu ile olan ilişkilerin getirdiği kültür farklılıklarından kaynaklanan yeni yaşam tarzıdır. 2001 krizinden Trabzon çok etkilendi. 1998'de Rusya krizinden etkilendi.
Türkiye'nin sorunu ama Trabzon'da daha çok yaşanıyor, sosyal güvenlik sorunu var. Şimdi Trabzon'da işsizlikten bahsediyoruz; doğrudur ama bunun yanında işvereni, sanayicisiyle konuştuğunuzda onlar da vasıflı, nitelikli ara elemanı bulmakta zorluk çekiyorlar. Bunu da aşmamız için meslek okullarına önem vermemiz gerekiyor."
Eren, Trabzon'da Dünya Ticaret Merkezi'nin hizmete girdiğini, bu kuruluşun Trabzon'un ekonomisini Karadeniz havasından kurtarıp, uluslararası nitelik kazandırabilecek etkili bir dinamik olduğunu belirterek, Trabzon'un hedeflerini hükümetle koordineli olarak takip etmesi gerektiğini söyledi. Eren konuşmasının sonunda, ülkenin çeşitli kentlerinde ve Ankara'da faaliyet gösteren Trabzonlu işadamları ve sanayicilere çağrıda bulunarak, "Yatırımlarımızı Trabzon'a yaparak katkı sağlayalım, birlikten güç doğar. Tüm etkinliklere destek olalım. Trabzon'un doğru bir şekilde tanıtılması için gönüllü elçi olalım, popülizmden uzak olalım." dedi.
Adil YAZAR
Trabzon Eski Valisi
"Trabzon'un ekonomisini ve ticari potansiyelini konuşacağız. Bunu niye konuşacağız? Elbette asıl amacımız, Trabzon'da yaşayan insanların daha rahat daha müreffeh bir ortamda yaşamalarını, Trabzon insanının daha mutlu olmasını sağlamaktır. Dolayısı ile Trabzon ekonomisine ve ülke ekonomisine daha büyük katkıda bulunmaktır. Nasıl sonuca varacağız? Önce elbette Trabzon'un ekonomik gücünü, Trabzon'un değerlerini, Trabzon'un çok yüksek ekonomik değerlerini bir özetlememiz gerekiyor.
Trabzon asırlar boyu çok büyük bir ekonomi merkezi, çok önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Osmanlı dönemindeki 5 tane önemli ekonomik merkezden biridir. Bu merkezler; Trabzon, İstanbul, İzmir, Şam ve Halep. Trabzon, Osmanlı döneminde batıdan doğuya yürüyen büyük bir ticaret yolunun üzerindedir. Şimdi bu özelliğe eklenen yeni bir durum var. O zaman batıdan doğuya giden bir ticaret yolu üzerinde şimdi de yeni bir hareket doğdu: Petrol yolu ve doğalgaz yolu. Petrol, doğudan batıya taşınıyor, doğalgaz doğudan batıya taşınıyor, Trabzon bu yolun üzerindedir. Tarihi kültürel zenginlikler, çok önemli varlıklar, önemli eski eserler Trabzon'da toplanmıştır. Doğal yapısı, doğası, muhteşem yaylaları ve neticede 12 ay sürdürülebilir bir turizm potansiyeline sahiptir.
Trabzon'da müthiş bir tarım potansiyeli vardır. İklim elverişlidir. Herşeyden önce stratejik tarım ürünleri; çay ve fındık ürünleri vardır. Trabzon ekonomisine daha büyük hareket getirecek hayvancılık ve süt sığırcılığı vardır. İlimiz, hazır olan Avrupa ve Asya pazarlarına sunmak üzere süt sığırcılığına dayalı gıda üretiminde önemli bir potansiyele sahiptir. Trabzon, Osmanlı döneminden bugüne kadar sahip olduğu eğitim kurumlarında başarılı insan gücü yetiştirmiştir. Türkiye'nin üç büyük ilinden sonra dördüncü büyük üniversiteyi kurma başarısını Trabzon göstermiştir. Türkiye'de nakliye işini en iyi yapan Trabzonlu işadamıdır. Tarihten gelen ticaret kültürü, deneyimi ile çok cesur müteşebbisler yetiştirmiş bir ilimizdir. Trabzonlu bugün Türkiye'nin ekonomisini yöneten, yürüten insan gücü içerisinde en ön saflardadır."
Adil Yazar, Trabzon ekonomisini büyütmenin ve yaşam standardını yükseltmenin neler olabileceğini de şöyle özetledi:
"Bugün Trabzon'un en önemli sorunu işsizliktir; bunu nasıl ortadan kaldıracağız. Öncelikle Karadeniz ekonomik işbirliği organizasyonunu canlandırmalıyız. Sonra, bu ili en kısa zamanda demiryolu ile GAP'a ve Anadolu'ya bağlamalıyız. Bu yönde iyi giden bir çalışma sürmektedir. Trabzon'un en çok önem vermesi gereken alanlardan biri de turizmdir. Hopa'dan Trabzon'a, Trabzon'dan İstanbul'a gerek yük gerekse yolcu taşımacılığı geliştirilmelidir. Trabzon'un geleceği parlaktır. Bu beklenti Ankara'ya yaptığı çıkarma ile de bellidir. Trabzon oluşturduğu hedefe mutlaka varacaktır."
Dr. Ahmet PAŞAOĞLU
Nurol Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
Finansman ve Dış Ekonomik İlişkiler Koordinatörü
Programda, son anda İstanbul'da katılmam gereken önemli bir toplantıyı ertelememin mümkün olamaması nedeniyle bugün aranızda bulunamamanın üzüntüsü içindeyim. Beni lütfen bağışlayınız. Panelist arkadaşlarımın beni aratmayacağı inancını taşıyorum. Yine de görüşlerimi, arkadaşlarımın dilinden, size aktarma sorumluluğunu hissediyorum.
1980'li yıllara kadar büyümenin ve gelişmenin üç temel faktörü; toprak, emek ve sermaye olarak sayılıyordu. İstenilen düzeyde gelişememenin veya "Az Gelişmişliğin" temel nedeni olarak sermayenin yetersizliği gösteriliyordu.
1980'li yıllardan itibaren bu tasnif değişmeye, artık herşey insana endekslenmeye başladı: "Beşeri sermaye", Emek ve teşvik edici Ekonomik Ortam. Beşeri Sermaye; yetişkin insangücü ve girişimci ruhunu tanımı içinde taşıyor. 1980'lere kadar en büyük darboğaz ya da kısıtlayıcı olarak bilinen fiziki ve parasal sermaye kısıtlayıcı olmaktan çıkmıştır. Küreselleşen piyasalarda uluslararası sermayenin akışkanlığı önündeki engeller teker teker kalkmaya başlamıştır. Karlı iş, istikrarlı ortam, akılcı yönetim nerede olmuşsa sermaye oraya koşmaktan geri kalmamıştır. Trabzon için eksiğimiz var mı? Bana göre yok. Yalnız Trabzon'u tek başına değil Doğu Karadeniz'deki diğer iller (Artvin, Rize, Giresun ve Ordu) ile beraber düşünmeliyiz. Stratejimizi bu coğrafyaya göre şekillendirmeliyiz. Yetişkin insangücümüz, beşeri sermayemiz fazlasıyla var, üniversitemizin buna katkısı büyük olmuştur. Girişimci ruhu derseniz, herhalde dünyada emsali yok. Sadece Türkiye içinde değil, yurtdışında nereye giderseniz gidin, mutlaka bir hemşehrimize rastlarsınız. Hem de kimsenin akıl edemediği işleri kurmuşlardır, başarıyla yürütmektedirler. Ordu dahil Batum'a kadar olan Doğu Karadeniz Bölgesini kapsayan strateji şöyle tanımlanabilir:
"Eğitim, Kültür, Sağlık ve Turizm alanlarında Türkiye'nin en az üç bölgesi arasına girmek, gelecek beş yıl içinde bilişim ve teknoloji sanayisinin temellerini atmak, her yöreye özgün tarımsal ürünleri geliştirip katma değer artıracak yatırımları yapmak ve pazarda önemli bir yer edinmek."
Tüm bu stratejilerin uygulanması güçlü bir örgütü zorunlu kılmaktadır. Bu örgüt kısır çekişmelerin, bürokratik yaklaşımların ve genellikle ülkemizde estirilen negatif rüzgarların etkisi altında kalmamalıdır. Güçlü bir liderlik sergilemeli, tüm kamu, özel ve toplumsal birimleri harekete geçirmelidir. Arkasına güçlü bir kamuoyu desteği almalıdır.
Kurulma aşamasında olan "Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı" kamu tarafında önemli bir organ olacaktır. Bu organın Genel Sekreteri'nin kişiliği ve işbilirliği çok önem arz etmektedir. Bu kişi her türlü siyasi ve benzeri saiklerin etkisiyle atanmamalı, tamamen liyakat ve bu işe uygunluğu göz önüne alınarak atanmalıdır. Atanacak kişi bölgenin kalkınma stratejisi konusunda bölge örgütleriyle örtüşen görüşte olmalı ve seçilen stratejiyi benimseyip uygulamaya koymalıdır.
Bu ajansla işbirliği yapacak ama işin asıl sahibi olacak kurumu sivil toplum örgütlerimiz oluşturmalıdır. Benim acizane önerim şu olacaktır. Bölge dışında yaşayan ve sanırım sayıları bölgemizde yaşayan hemşehrilerimizin 4-5 katını aşan bu hemşehrilerimizin bulundukları yerlerdeki derneklerinin üye olacağı dernekler üstü bir "Federasyon" yaratmak. Bu federasyonun yöneticileri bu derneklerin göndereceği üçer kişiden oluşan bir Genel Kurul tarafından, mümkünse, beş yıllığına seçilmeli. Bu federasyonun merkezi "Kalkınma Ajansı"nın kurulacağı ilde olmıalı ve sekreteryasını orada kurmalıdır. Federasyon yönetimi; Ajans, Sivil Toplum Örgütleri, Mahalli İdareler ve Bölge dışındaki hemşehrilerimizle gerekli koordinasyonu kurarak Stratejinin lokomotifliği görevini üstlenmelidir.
Bir işi başarmak o işi başaracağına inanmaktan geçer. Kararlaştırılacak stratejiye önce kendimiz inanır, toplum katmanlarına inancımızı aşılarsak iyi bir liderin yönetiminde o işi başarmak işten bile değildir. Ben; hemşehrilerimin zekasına, çalışkanlığına, yaratıcılığına, iddiasına ve liderlik özelliğine inanıyorum. Bu zekaya, teşebbüs gücüne ve muhteşem doğaya sahip hemşehrilerimin başaramayacağı iş yoktur, yeter ki istesinler...
Doç. Dr. Orhan AYDIN
Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi
Tarım toplumundan sanayi toplumuna hızlı bir geçiş yaşıyoruz. Tabii sanayide yeterli altyapı oluşmadan sürekli ve hızlı artan nüfus bütün kentlerdeki dönüşümü olumsuz etkiliyor. Ben problemleri sıralamak yerine, 'neler yapılabilir' noktasında konuşmak istiyorum.
Sanayi toplumuna geçişi Trabzon ölçeğinde nasıl sağlayacağız? Yatırım alanlarını nasıl oluşturacağız? Burada şunlara cevap vermemiz gerekiyor: Biz 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl sonra Trabzon'u nerede görmek istiyoruz? Nasıl bir Trabzon arzuluyoruz?
Özellikle alışılagelmiş bir yaklaşım vardır. Hep merkezden bazı şeyler planlanır, merkezden planlandığı için genelin sorunları net olarak merkezden görünmeyebilir. Bu son stratejik raporlarımızda da yer aldı. Üniversiteler yerel kalkınmanın önemli araçlarındandır. Devletin içerisindeki kamu kuruluşları, KOBİ,ler, sivil toplum kuruluşları, bunların bir koordinasyon içerisinde olması gerekir. Yapıları bölgenin stratejik hedeflerine göre tanım1anarak, ortak hedeflere uygun bir güç birliği gerçekleştirilmelidir.
2006 yılından itibaren de üniversitenin öğretim üyesi olarak rektörlük bünyesinde Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'na danışmanlık yapıyorum. Trabzon Ticaret sanayi Odası bünyesinde bir proje ve koordinasyon ofisi olUşturuldu. Son zamanlarda gerek ülkemizin gerekse yurtdışı proje kaynaklarının arttığı görülmekte, fakat rakamlar gösteriyor ki bölge olarak biz bu kaynaklardan yeterince yararlanamıyoruz.
Bu anlamda sadece Trabzon'a değil, "TR 90 Bölgesi" - Ordu, Rize, Trabzon, Artvin ve Gümüşhane ilini içine alan bölge ile ilgili çalışmalarımız var. TR 90 Bölgesi, kapasitesi Trabzon'a bölgesel bir öncü olma niteliğine zaten haiz. Bu misyondan hareketle faaliyetlerimizi bölgesel olarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Projeler nasıl hazırlanıyor? Proje hazırlamamız için neler yapmamız gerekiyor? Hangi kaynaklar var? KOBİ,ler, turizm ve çevre, yerel kalkınma düzeyinde kurumları haberdar ediyor ve onların bu tür ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde cevap vermeye çalışıyoruz.
Etkin bir üniversite sanayi işbirliğini sağlamak için etkin araçlara ihtiyaç var. Bu nedenle Trabzon teknoloji geliştirme bölgesinin kuruluşunu başlattık, bünyesinde çok önemli firmalar var. Önceden Trabzon için, hammaddeye, pazarlara uzak denirdi. Bunlar önemli bir maliyet unsuru idi. Günümüzde artık üreticilerin rekabet edebilir ürünlere yönelmesi gerekiyor. BÜtün bölge dinamikleri yani belediyesi, üniversitesi, sanayi kuruluşları bir koordinasyon içerisindeler. Bölgemizde yatırım yapmak isteyen yatırımcılara ellerinden gelen desteği vereceğine inanıyoruz.
Özellikle Anadolu'daki sanayiye baktığımızda genelde aile şirketleri var. Bu aile şirketlerinin bir an önce profesyonel yapıya kavuşması gerekiyor. Yine artan kent nüfusu bunun beraberinde getirdiği uygunsuz kentleşme çok önemli ve kritik bir konuyu da beraberinde getiriyor; işsizlik. Yeni istihdam alanlarının tanımlanması konusunda çok önemli çalışmalar yaptık.
Piyasanın istediği nitelikli elemanları bulamıyoruz ama dışarıda işsiz insanlarımız, hatta üniversite mezunu işsizlerimiz var. Bütün iş bu ikisini buluşturmaktır. Piyasa beklentilerine göre, kısa süreli mesleki eğitimlerden geçirerek onları piyasaya kazandıracak makro istihdam projeleri hazırladık. Halen uyguladığımız mikro projelerimiz de bulunuyor.
Yine önümüzdeki dönemde bölgesel hibe programları var. AB'nin yaklaşık 24 milyon Euro'luk bu bütçesi 6 ilimizi kapsıyor. Bu hibeler yerel kalkınma, KOBİ'ler, altyapı, turizm ve çevre gibi başlıklar altında toplanıyor. Konuyla ilgili bölgemizdeki sivil toplum kuruluşları ile KOBİ'lerle ortak faaliyetlerimiz var. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde salı günleri KOBİ günü düzenleniyor. O gün KOBİ,leri bekliyoruz. Birlikte çalışıyoruz. İhtiyaçlarını tanımlıyoruz. Bütün uğraşımız; tıpkı önemli başarılara imza atmış olan Trabzonspor gibi bölgemize ait başarı hikayelerini artırmaktır.
Ahmet Şefik MOLLAMEHMETOĞLU
Gazeteci-Yazar
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Uzun yıllardır Trabzon'un ekonomisi, sosyal yaşamı ve diğer konularda çalışmalar yapıyoruz ve çok ciddi deneyimlerimiz oldu. Çok coşkularımız, acılarımız, hayal kırıklıklarımız oldu. Sözler verildi ama yerine getirilemedi. Onun için bazı konuları ana başlıkları ile dikkatinizi çekmeye çalışacağım.
Dünyanın pek az ülkesine ve bölgesine özgü bağımsız özellikleri üzerinde taşıyan haritayı gözünüzün önüne bir getirin. Trabzon nerede? Trabzon sıradan bir il değildir. Bugün Trabzon dünyanın gelecekte en önemli ticaret yollarının, enerji yollarının, uluslararası mücadelenin yapıldığı alanların, stratejik alanların tam ortasında bulunuyor. Trabzon yeni bir oyunun ortasındadır ve bu yeni coğrafya yeni oluşumlara gebedir. Dışarıdan çok ciddi baskılar vardır. Trabzon yeni enerji kaynaklarının tam ortasındadır. Hazar petrolleri, Karadeniz'de çıkarılmaya çalışılan ve olduğu söylenen ve şu anda aranan petrol ve diğer enerji kaynakları. Geleceğin en önemli enerji kaynağı olacak olan hidrojen.
Şimdi Sovyetler Birliği dağılıp, yeni bir dünya oluşmaya başladığında çok umutlandık. Dedik ki; önümüze inanılmaz bir coğrafya çıkıyor, inanılmaz olanaklar var, inanılmaz potansiyeller var. Biz böyle söyledik. Bizi de gaza getirdiler. Trabzon, Doğu Karadeniz almış başını bir anda büyüyecek, zenginleşeceğiz, herkes buraya yatırıma gelecek. İnanılmaz bir jeopolitiğimiz var, var ya dünya bizden vazgeçemez. Biz öyle sanıyorduk bize de böyle söylendi ama hiçbir strateji size bunu sağlamaz. Eğer bu stratejiyi değerlendirebilirseniz bir yere varabilirsiniz. Ama ne yazık ki Türkiye'yi yönetenler, Türkiye'nin geleceğini planlayanlar bu stratejik olanakları birer ciddi projeye, bir zenginliğe dönüştürme noktasında ciddi bir çalışma ortaya koymadı.
Hala burada 10 yıldır Doğu Karadeniz Bölgesi ulaşımını tartışıyoruz, bitmez bu tartışma, niçin bitmez? Çünkü doğru dürüst savunamazsanız, işi doğru dürüst planlayamazsanız bu tartışmayı bitiremezseniz. Zamanında bizler de, uzman arkadaşlarımız da dedik ki; bütün bu coğrafyanın verdiği olanaklardan yararlanmanın yolu ciddi ulaşım projelerinden geçiyor, bunu bir entegre projesi olarak planlamak zorundayız. Ama ne yaptık; doldurduk denizi geçirdik yolu, hem kıyılarımızı mahvettik hem doğamızı mahvettik hem de şehirlerimizi rezil ettik. İnsanımıza denizi kapattık ve şimdi demiryolu yapmaya çalışıyoruz. Böyle yönetilmez ülke. Eğer siz Trabzon'da, Türkiye'de geleceği doğru dürüst değerlendiremeyen bir bakış tarzının; bunda siyasetçi ise siyasetçinin, bürokrasi ise bürokratın, basın ise basının, iş kesimi ise iş kesiminin; hepimizin ortak sorumluluğu vardır. Böyle bir gerçekle karşı karşıyayız. Efendim, Doğu Karadeniz'in sorunları ortaktır. Bize bölgesel proje lazımdır. Nedir bu bölgesel projenin adı? Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi (DOKAP) hazırlandı, şimdi nerede bu plan? Yok böyle bir plan! Var ama tozlu raflarda duruyor. BU planın hayata geçmesi mümkün değildir. Eğer bu projeyi ciddi bir bölgesel projeye dönüştüreceksek, devlet buna el atmak zorundadır. Devlet, Güneydoğu Anadolu projesine nasıl sahip çıkıyorsa, Doğu Karadeniz Kalkınma Projesine de sahip çıkmak zorundadır.
Hepimiz biliyoruz Karadeniz Ekonomik İşbirliği, dünyadaki küresel mücadelenin, küresel aktörlerin, dünyayı ekonomik güç yapan güçlerin sabotesine uğramıştır. Çünkü kendi ekonomik alanlarına karşı bir tehdit olarak görmüşlerdir. Ne yazık ki Türkiye'deki siyasi irade bütün bu çabalara engel olamamıştır. Ne yapılmalıdır? Türkiye bir siyasi irade ortaya koymalıdır. Karadenizliler olarak Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan, Kafkas ülkeleri ve Türkiye; ortak bir irade ortaya koyup, bunu somut bir proje olarak hayata geçirebilmeliyiz.
Önümüzde çok önemli olanaklar var ama bunları kullanacak yerli sermaye gücüne sahip değiliz. Yerli sermayemizin güçlendirilmesi lazım, desteğe ihtiyacımız var. Bizim en büyük desteğimiz Trabzon dışındaki Trabzonlularla ve Trabzon'daki Trabzonluların ortak dayanışması, ortak gücüdür. Bu gücü kurabilir ve sağlayabilirsek bu enerjimizi birleştirebilirsek bir yere gidebiliriz. Bunu hiç unutmayalım, yoksa kendimizi kandırırız. Trabzon'da çok ciddi olanaklar var bunu hepimizin yararına dönüştürmek birbirimiz ile dayanışmadan geçiyor.
El sanatları, "Belirli hammaddeleri el becerisi ya da basit tezgahlar yardımıyla işleyerek belli işlevleri karşılayan ürünlere dönüştürmek" biçiminde tanımlanır. Yıllarca, yüzyıllarca kullanılan alışılmış hammaddeler, yöntemler, teknikler ve tezgahlar; bu faaliyetin "geleneksel" niteliğe bürünmesini sağlamıştır.
Trabzon ilinin de içinde bulunduğu Doğu Karadeniz, bugün bile sarp topoğrafyanın bir sonucu olan kısıtlı ulaşım ağına sahip bir bölgedir. Böyle bir yaşam ortamı, kültürel iletişimi yavaşlatacaktır. El sanatları üretim ve kullanımının en yaygın olduğu iç ve yüksek köylerde yüzyıllarca uygarlığın çeşitli olanaklarından habersiz, kapalı bir ekonomik yaşantı süregelmiştir. Köy insanları, yaklaşık 1950'li yıllara kadar tüm gündelik araç, gereç, giysi ve yiyeceklerini kendileri üretmek zorunda oldukları uzun bir dönem yaşadılar.
Sahil yerleşimleri ise bu tarihlerde deniz yolu ile Karadeniz'in diğer liman kentlerine, İstanbul'a, Rusya ve Avrupa limanlarına sıkı biçimde bağlı durumda idi. Böylece buralardan gerekli gereçler sağlanıyor; yeniliklerden gecikme ile de olsa haberli olunuyordu. Yaşantının tüm boyutlarında varlığını hissettiren bu olgu nedeniyle Trabzon ilinde el sanatları iki konumda ele alınabilir;
1-Kentsel El Sanatları
2-Köy El Sanatları
- Kentsel El Sanatları
- Ağaç işleri
- Sandıkçılık:
- Dokuma ve Nakış İşleri
- Maden İşleri
- Hasır Örgüsü:
- Kazazlık:
- Telkari:
- Savat:
- Bakırcılık:
- Demircilik:
- Kil İşleri
- Köy El Sanatları
- Ağaç İşleri
- Eğirecek / Eğircek: Yün liflerini bükerek iplik yapmaya yarar.
- Got / Kot: Silindir şeklinde tahıl ölçeğidir. Çapı 25 - 30 cm kadardır.
- Kavana: Ağaçtan oyularak yapılmış kapaklı yağ kabı.
- Kavran: Dizme tekniğiyle tahtalardan yapılmış peynir, yağ kabı.
- Kenez: Sütün kaymağını almaya yarayan bir tür yayvan kepçe, faraş.
- Kerman / Kirman: Geçme şeklinde çubuklardan oluşan yün eğirme aracı.
- Kudal / Gudal: Ayran - yoğurt karıştıracağı.
- Ayran ve su Kufası ile Külekler: Ayran ya da su koyulan kaplardır.
- Kaval ve Kemençe.
- Deri / Kösele / Boynuz İşleri
- Dokuma İşleri
- Kenevir İpliğinden Dokumalar:
- Masa takımı ve peçeteler: ince kenevir ipliğinden yapılan dokumalardır. Üretilen Yaklaşık 30 cm. eninde dokunur. Üzeri sonradan elde motiflendirilir.
- Feretiko: "Rize bezi" olarak ün yapan dokuma budur. Dokunan parçalar deniz ya da dere kenarında ıslatılıp kurutularak beyazlatılır. Bu tür dokumalar giysi olarak tercih edilir. Kenevir ipliğinin su ve ter tutmama özelliği nedeniyle giysiler ter çekmez ve çabuk kurur.
- Ketan bezi: Feretiko gibi yaklaşık 30-40 cm. eninde dokunur. Giysi olarak kullanılan bu ketan bezinden "Zivga / Zipka" denilen ge1eneksel pantolonlar dikilmekteydi.
- Şut bezi: Çuval görünümünde olup hafif örtü ve sergi bezi olarak kullanılır.
- Karpet Çulu: Çok kaba iplikten dokunmuş yer örtüleridir. Çabuk kirlenebilen ortamlar için yeğlenir. Trabzon batısında "Port Çulu" olarak bilinir.
- Pamuk İpliğinden Dokumalar:
- Keşan / Çeşan: Baş ve omuzları örten bir örtü olarak kullanılır. Vakfıkebir, Beşikdüzü çevresiyle Çarşıbaşı köylerinde dokunur. "İkat" tekniği denilen, çözgü ipliklerinin renk hizalarının kaydırılmasıyla özgün desen görünümü elde edilir.
- Çarşaf: Peştemal ve keşan tezgahlarında dokunan bir başka tür pamuklu dokuma da potlu ya da potsuz çarşaflardır.
- Kefiye: Erkeklerin eskiden baş çevrelerine doladıkları, kaşkol ölçülerine benzer ölçülerde bir tür dokumadır.
- Yazma / Peşkir ve Kaput Bezleri: Düz dokunan, ancak daha sonra baskı, boyama ve oya ile bezeme gibi başka işlemlerden geçirilen dokumalardır.
- Yün İpliğinden Dokumalar:
- Kolan: Doğu Karadeniz'de yün iplikten dokunmuş şeritlerden yalnız yük hayvanlarında kullanılanları "Kolan" diye adıandırılmaktadır. Yaklaşık 5 cm. eninde dokunurlar.
- Dırmaç: Yük taşımaya yarayan, yaklaşık 4_5 cm. eninde dokuma iplerdir.
- Yörek Bağı: Genişlikleri dırmaç ile kaytan arasında süslü, çok renkli ve püsküllü şeritlerdir. Yeterince uzunlukta olup çocuğu beşiğe bağlamada kullanılır.
- Kaytan: 1,5-2 cm. genişlikte ve 1,5-2 m. kadar boyda olup, çok renkli ve özenle dokunmuşlardır. Genellikle giysi aksesuarı olarak kullanılır.
- Gazez (Kazez): Kaytan'dan daha ince ve özenle dokunan bir tür kaytan'dır.
- Tane Çantası: Bele bağlanarak tarlaya tohum serpmede kullanılan yün kesedir.
- Kur'an Çantaları: Musaf Çentisi denilen ve içine Kur'an koyularak duvara asılan süslü heybelerdir.
- Omuz Çantaları: Sürmene, Yomra çevrelerinde "Hemence"; Akçaabatta "Çanta", Vakfıkebir, Beşikdüzü, Şalpazarı yöresinde "Çenti / Çentey" adları ile bilinir.
- Sırt Çantaları (Camadan): Sırta alınarak kullanılan askılı çantalarıdır.
- Yün Çuvallar / Kıl Çuvallar: Geniş bantlar arasında ince çizgiler taşıyan bir dokumadır. Ağızları kendinden ipiyle büzülebilir. Ölçüleri yaklaşık 60 x 80 cm kadardır.
- Eldivenler, Çoraplar.
- Çöpür Çizme: Keçi kılından örülerek normal yün çorap üzerine giyilen ve kısa tozluk biçiminde bir tür kalın çoraptır. Kar tutmaması nedeniyle karlı ortamlarda kullanılır.
- Kalçın: Genellikle keçi kılından doğal renkte yapılır. Ayak bölümü olmayan uzun bir çorap gibidir.
- Şal kumaşlar / Şal Peştamal: Şal adı, yünden dokunan ve tezgahların elverdiği ende dokumaların genel adıdır. Şal peştemal ise, yün dokuma peştemallardır.
- Beşik örtüleri: Bir adı da "Beşik Dastarı"dır. Bir beşiği örtebilecek boyutta, yaklaşık 100x160 cm. ölçülerdedir.
- Yük ve Binek Hayvanı Örtüleri: Keçi kılından çok renkli ve özgün biçimlidir.
- Yer Örtüleri / Kilimler: Döşeme ve sedir üzerlerine serilerek kullanılır. Trabzon'un pek çok yöresinde genellikle "Çul" adıyla bilinen bu yer örtülerine Vakfıkebir'in batısında "Dastar" denilmektedir.
- Nazarlıklar / Süsler: Özellikle inekler için yapılan nazarlıklar, "Göz Değmesi"ni savuşturmaktan öte süs olarak ön plandadır, Purunca, Traşolit gibi adlarla da bilinir.
- Maden İşleri
- Kil ve Taş İşleri
- Karışık Teknik ve Gereç Gerektiren İşler
Trabzon kenti yüzyıllardır çevre bölge ve ülkelere ekonomik olarak açık olmanın avantajını kullanmıştır. Bir yandan ipekyolu aracılığı ile Çin'e kadar uzanan bir ürün çeşitliliği ile tanışmış, bu ürünlere liman kapısı olmuş; diğer yandan da Rusya ve Avrupa ülkeleriyle ticaret ilişkisi içinde bulunmuştur. Bu ilişkiler, Trabzon pazarında çok değişik ülkelerin ürünlerini bulma olanağı vermiştir.
Türlü hammadelerin özelliğini, çeşitli kültürlerin teknik becerilerini ve üsluplarını taşıyan el sanatları, kuşkusuz Trabzonlu zanaatkarlara da örnek oluşturmuştur. Bu nedenle zanaatkar sınıfı, her türlü hammaddeyi işleyip, türlü el sanatını üretebilecek ustalık düzeyine ulaşmıştır.
Kentsel el sanatları, kimi ürünlerinde değerli madenleri kullanan, işçiliği daha zor, karmaşık ve yapılışı uzmanlık isteyen türlerdir. Küçük sanatlar ve imalathane üretimi sınıfına giren bu üretim biçimi tümüyle satışa yönelik özellikler gösterir. Urünler merkezde ve yakın çevrede tüketildiği gibi, başka kentlere de gönderilmiştir.
Trabzon'da faaliyet gösteren marangoz ve mobilyacılar, kentteki ev ve işyerlerinin ihtiyacı olan üretimleri gerçekleştiriyorlardı. Üretilen eşyanın ahşap malzemesi bölgeden sağlanır ve en çok, ceviz, kestane, çam, dut, kayın gibi güzel dokulu ve iyi cila tutan ağaçlar yeğlenirdi. Üretilen eşya arasında her türlü dolap, masa, sandalye, sehpa, karyola, yazı masası, konsol, bora (büyük şifoniyer) ve sandıklar sayılabilir. Bu çeşitlilik, birbirine uyar modüler fabrikasyon ürünler karşısında gerilemiş ve yakın zamanda kaybolmuştur.
Kentte üretilmesine karşın kent içinden ve köylerden alıcı bulan bir üründür. Ceyiz sandığı diye bilinir. Genç kızların ve kadınların özel eşyalarının saklandığı üstten kapaklı bir sandıktır. Ağacı ceviz, karaağaç, kestane ya da dut'tur. Ön genişliği 100 cm. derinliği ve yüksekliği 50 cm. yaklaşık ölçülerindedir. Aslan ayaklı, göbekli, kabaralı, çekmeceli, gübuk adı verilen çeşitleri bulunur. Günümüzde "Sandıkçı" olarak bilinen marangozluk dalı kalmamıştır.
Genç kızların elde veya küçük kasnaklarda binbir emek ve göznuru ile oluşturdukları türlü işlemeler ve nakışlardır. Geçmişte Trabzon'da da ipekböcekçiliği yapılıyor ve belli miktarlarda ipek üretiliyordu. Elişi ürünlerinin bazılarında da ipek iplikler kullanılmaktaydı. Üretilen ürünlerin çeşitleri arasında, işlemeli havlu ve peşkirler, özellikle sarma (klaptan) tekniğiyle yapılmış seccadeler, yorgan kılıfları, keseler, örtüler, bohçalar vb. sayılabilir.
Yaklaşık 30 - 35 mikron (0.3 mm.) kalınlığında altın veya gümüş tellerle yapılan bir örgü biçimidir. Ülkemizde "Trabzon işi" diye bilinir. Trabzon'da Mersin köyü ile il merkezimizde, Yalı mahallesinde kadınlar ve genç kızlar tarafından örülmektedir. Bu teknikle bilezikler (yaygın olarak "Hasır bilezik" olarak bilinir), gerdanlıklar, kemerler, kol düğmeleri en yaygın ürünlerdir.
0.8 - 0.9 mikron kalınlığındaki çok ince gümüş tellerin ibrişim ya da ince naylon iplikler üzerine sarılmasıyla elde edilen birleşik tellerle uygulanan bir örgü sanatıdır. Bu teknikle tespih, kamçı, başlık ve şal püskülleri, düğmeler üretilir. Bu tür ürünleri elde edebilmek için de kazazlığın örgü tekniğinde Balık sırtı, Ajur, Top ve Sürgü formlarından yararlanılır.
"Tel İşi" anlamına gelen bir zenaat dalıdır. Anadolu'daki varlığı M.Ö. 2500'lere dayanır. Telkari işleri de hasır örgü tekniğindeki gibi hadde'den geçirilerek inceltilmiş gümüş tellerle yapılır. Telkari'de kullanılan teller örneğin iki adet 32 mikronluk telin birlikte burulmasıyla elde edilen daha kalın telin silindirle yassılaştırılmış biçimi kullanılır. Bu yassı teller telkari ustasının mahir ellerinde "Çifte" adı verilen cımbızla eğilip bükülerek çeşitli motiflere dönüştürülür. Motifler belli düzen içinde birbirine lehimlenerek yüzeyler elde edilir ve her motifin içi benzer tellerle doldurulur.
Telkari tekniğinde en çok kullanılan motifler "6'lı ve 8'li güller", "Üzüm", "Yıldız", "Lale", "Yaprak", "Badem", "Kıvırma" ve "Sivri Parça" gibi çeşitlerdedir. Telkari ürünleri şunlardır; Tepsi, şekerlik, nişan selesi, fotoğraf çerçevesi, takunya süsü, çay / kahve / su bardağı zarfları, bardak altlıkları, kibritlik ve sigaralık.
Gümüş eşyalar üzerine kalemle oyularak yapılan motiflerin, "Savat" adı verilen siyah bir madde ile doldurulması tekniğidir. Türkiye'ye Kafkasya ve İran yörelerinden girmiştir. Bu teknikle yapılan ürünler arasında Gümüş Muska ve Hamayiller, Yüzükler, Tabanca kabzaları sayılabilir.
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde zengin bakır yatakları bulunmaktadır. Buralarda üretilen bakır tarih boyunca Trabzon'da yoğun şekilde işlenmiş, Osmanlı döneminde Topkapı sarayına gönderilmiştir.
Külçe bakıra şekil verme teknikleri: Dövme, Dökme, Sıvama (Torna) ve Preste basma olmak üzere 4 türlüdür. Bunlardan ilk üçü Trabzon'da çokca kullanılmıştır. Külçe bakır önce 2-3 cm kalınlıkta levha şeklinde dökülür, daha sonra iri tokmaklarla dövülerek 1-2 mm kalınlığa inceltilirdi. Belli bir biçimin elde edilmesi için levha bakır önce kabaca kesilir, ardından örsler üzerinde önce şimşir tokmaklar ve sonra çelik çekiçlerle dövüle dövüle son şeklini alırdı. Güğüm, ibrik gibi karmaşık biçimlerde, belli parçalar kaynakla eklenerek asıl biçim ortaya çıkarılırdı.
Bakır kaplar üzerindeki çekiç izleri, onların sertleştirilmesi ve dokulu görünmesi içindir. Geçmişte Trabzon Bakırcılar Çarşısı'nda üretilen eşyalar şunlardı; Kapaklı sahanlar, taslar, kuzine'ler (oval kapaklı sahanlar), kıylılar (tepsi), Debbe (içme suyu depolanan kap), Süzgeçler, cezveler, Halastar'lar (Bakır sürahi), Sivri tencereler (Çorba tenceresi), Helvaneler (Yuvarlak dipli tencere), Kulaklı'lar (tutma yeri olan sahanlar), Mangallar, Kapaklı dönme tavaları, küçük yağ, kuymak, soğan Tavaları, Güğümler, ibrikler, Kevgirler, Kepçeler, Çamaşır kazanları, Bakraçlar, Süt ve yem Kazanları, Yayıklar, Maşrapalar.
Trabzon kentindeki demirci ustaları daha çok "Isıtarak şekil verme" tekniğini kullanarak pencere ve korkuluk demirleri, bağ - bahçe ziraat aletleri, kilit ve menteşelerle Sacayağı ve Çevirgeç gibi bazı mutfak gereçlerini yoğun şekilde üretmişlerdir.
Doğu Karadeniz Bölgesi kentlerinin başka bölgelerle bağlantılarının ancak deniz yoluyla yapılabildiği dönemlerde bazı mutfak malzemeleriyle saksı ve künk boru çeşitleri kentte üretiliyordu. Çömlekçi semti adını da, bu tür atelyelerin varlığından almıştır.
Trabzon köylerinde üretilen el sanatları ürünlerinin genel özellikleri Ordu'dan Hopa'ya kadar benzer ve ortak özellikler taşır. Tüm ürünler basit ve sadedir. Çok az türünde küçük bitkisel veya geometrik motiflerle süslemeler bulunur. Bu durumun genel nedenleri, yumuşak iklim koşullarından dolayı Karadeniz insanının her mevsim toprak ve hayvancılıkla yoğun şekilde uğraşmak zorunda olması, boş vakit bulamaması, tezgahlarla gereçlerin elverişsizliğidir denebilir. Ancak, el sanatları çeşitlidir. İş, ev ve tarımsal yaşantının her ihtiyacına karşılık verebilir.
Kırsal kesimde üretilen el sanatlarının önemli bölümü (özellikle dokuma türleri) yapıldığı yerde, üreticileri tarafından kullanılarak tüketilmektedir. Ancak, yapımı uzmanlık gerektiren kimi ürünler satışa sunulabilir. Bunları da köy merkezleriyle ilçelerdeki hafta pazarlarında görmek olasıdır.
Karadeniz Bölgesinde her tür ağacın bol olmasına karşın, ahşap ürünler günlük kullanım eşyası dışında o oranda çeşitli değildir. Örneğin, süs eşyası yoktur. Üretilenler arasında şimşir ve kayın ağacından kaşık, kepçe; ladin ve çamdan çeşitli mutfak kapları, süt hayvanları için yem kapları, yayık, yer sofraları, sofra ayakları, ahşap tırmıklar, sepetler, sepet örgüsü iskemleler, el tornasında çekilmiş veya düz tahta beşikler, fındık çubuğundan sepetler, vb. sayılabilir. Bunlar arasında kaşık ve kepçeler en çok Sürmene, Köprübaşı, Maçka, Yomra, Vakfıkebir'de; süt ve yağ kaplarıyla beşikler Sürmene, Çaykara ve Vakfıkebir'de; fındık tırmıkları Sürmene, Vakfıkebir'de yapılır. Sepetlerin yapım yerleri de Sürmene, Araklı, Arsin, Yomra, Maçka, Akçaabat, Vakfıkebir'dir. Az tanınan, az üretilen ve yerel özellikler taşıyan bazı ahşap ürünler de şunlardır;
Deriden üretilen ürünlerin hammaddesi sığır ya da öküz derisidir. Özenle yüzülmüş deri tuzlanarak kurutulduktan sonra "Ham Deri" denilen bu haliyle de çeşitli deri ürünler üretilebilmektedir. Durduğu zaman sertleşen böyle deriler, giyim sırasında problemler çıkarır. En makbul deri ise, şaplı su içinde belirli bir süre bırakılarak kıllardan tümüyle arındırılmış ve tabaklanmış deridir. Deri işleri arasında şu türlere rastlanır;
Çarıklar, Çapula'lar (Burun kısmı üçgen biçimde arkaya kıvrık bir ayakkabı türü), Sabuk'lar (çizmeye benzeyen boğazlı bir ayakkabı), Tarak'lar (Boynuzdan yapılır. Manda boynuzunun tarağı siyah, öküzünki gri olur).
Trabzon köylerinde üretilen dokuma işleri, hemen her evde, gerekli tür ve sayıda, o evin insanları tarafından dokunur. Bu işlerin yapımı bugün, sahilden 15-20 km. içerilere, dağ köylerine ve yayla eteklerine kadar gerilemiştir. Yapımcıları ortalama kırk yaşın üzerinde, eski geleneklerden bağlarını koparmamış yaşlı kadınlardır. Bunlar, dokudukları ürünlerin çoğunu, artık emeklerinin bilincinde olarak yalnızca çeyiz için yapmakta ve sandıklarda saklamayı yeğlemektedirler.
Doğu Karadeniz'de dokumalar üç başlık altında incelenebilir:
Bölgede daha çok "Kendir" adıyla bilinen bu bitki liflerinden çeşitli dokumalar yapılır.
Karadeniz bölgesinde pamuk yetiştirilmediği için pamuk esaslı dokumaların iplikleri Erzincan, İstanbul, Adana, İzmir ve Bursa illerinden getirtilmekteydi. Çarşaf, astar vb' gibi dokumalarda beyaz iplik kullanılırdı. Ancak açık fildişi renginde olan iplikler, kireç kaymağında beyazlatılıyordu. İpliklerin renklendirilmesi de yine köylerde yapılmaktaydı. Pamuk ipliğinden yapılan peştemal, keşan, çarşaf, potlu çarşaf, astar, kaput bezi, yazmalık bez gibi tüm dokumalar, genel olarak "peştemal tezgahı" diye bilinen tezgahlarda dokunmaktadır. YÜksek Tezgahlar, Çukur Tezgahlar ve Kamçılı Tezgahlar olarak üç türü bilinir ve kullanılır. Pamuklu dokumaların belli başlı çeşitleri şunlardır:
Ortak özellikleri çizgisel görünümde olmalarıdır. Renklendirilmiş ipliklerle dokunur, sonradan püskül ve boncuklarla süslendirilirler. Yünler iplik haline getirildikten sonra arzu edilirse boyanır. Renkler genellikle bordo, siyah, koyu kırmızı, pembe, turuncu, kirli sarı, yeşil çeşitliliğindedir. Günümüzde yünü işlemenin zorluğu nedeniyle piyasadaki naylon esaslı iplikler yeğlenmektedir. Yün dokuma işlerinde kullanılan tezgahlara "Şal Tezgahı", "Kaytan Tezgahı" gibi adlar verilmiştir. İlkel tezgahlardır. Yün dokumalar şu türlere sahiptir:
İldeki pek çok belde ve köy merkezinde kazma, balta, küçük kesiciler (Nacak,Girinti, Girebi), orak, tahra, kaba, menteşe, at nalı, nal çivisi, kapı sürgüsü, keser vb. türden gereçler sıcak dövme yöntemi ile yapılmakta, kırsal kesimden alıcı bulmaktaydı. Bunlar tarım, hayvancılık, yakacak temini ve çeşitli inşaat faaliyetleri için gerekli araç ve gereçlerdir.
Doğu Karadeniz'de maden işleri deyince akla çeşitli silah türleri de gelir. Bunlar arasında tabanca, tüfek ve bıçaklar en yaygın olanlarıdır. Tabanca ve tüfek yapımına son verilmiş, sanat işi bıçak türleri ise son kalan birkaç usta ile günlük işlerde kullanılmak üzere üretilmektedir.
Sürmeneli ustaların ürettiği Sivri bıçak, Kama, Saldırma, Karakulak gibi bıçak türleri yasaktan önce belirli sayıda yapılmaktaydı. Bunların yanısıra çeşitli sofra, meyva ya da kasap bıçakları, balık bıçakları, av bıçakları ve çakılar yapılmaktaydı. Günümüzde Sürmene bıçakları diye bilinen ve gelenek kazanmış bıçak türleri şunlardır: Tekli Sivri Bıçak, Çiftli (çifte) Bıçak, üçlü Bıçak, Kama, Saldırma, Karakulak (uzun hançer). Bıçaklar kemik (beyaz) saplı ya da boynuz (Siyah) saplı olabilmektedir. Bunları kınlarında saklamak ve taşımak gelenektir.
Maden işlerinde teknik becerilerini geliştirmiş Karadenizli ustalar, öteden beri her türlü silah üretimi ile de uğraşmışlardır. Karadenizli ustalar, kendilerine gösterilecek her türıü ateşli silahı kısa sürede yapabilmekle öğünürler. Günlük işlerde ihtiyaç duyulan araç ve gereçler arasında şunlar sayılabilir:
Baskül (Kantar): Özellikle Beşikdüzü'nün Huplu köyünde kısıtlı sayıda üretimi yapılan ve il dışında da alıcı bulan bir küçük sanayi koludur.
Eğşin (Evşin): Sac üzerinde pişirilen yufka, çörek, bazlama gibi hamurişi ürünlerini çevirmeye ve almaya yarayan kürek biçimli
Gorebi/ Girebi: Baltaya benzeyen, ancak ucu kıvrık ve çıkıntılı, baltadan daha küçük ve ince yapılı bir kesici araçtır.
Sacayak: Üç ayaklı bir altlıktır.
Tahra / Kerenti: Gorebi'den biraz daha uzun biçimli ve uzun saplı, diken kesici araç.
Mıh / Muh / Muk: El yapımı ağaç ve nal çivisi. Azalan binek hayvanlarıyla birlikte üretimi de çok azalmıştır.
Nacak: Kısa saplı ve küçük el baltası. Bunlara ek olarak; Balyoz, Bel demiri, El Feneri, Keser, Demir lama, Likmen / İdare Lambası, Menteşe,
Ocak Zinciri ve Orak da ilde üretilen diğer metal ürünler arasındadır.
Geçmişte Maçka, Akçaabat, Vakfıkebir yörelerinde özellikle kiremit ve tuğla üretimi için hazırlanan fırınlarda çeşitli mutfak kapları, yoğurt çömlekleri ve destiler de üretiliyordu. Kil esaslı her türlü kap yörede "Kiremit" adıyla isimlendirilmiştir. Trabzon'da "Pileki Ekmeği" pişirmekte kullanılan ve bazalt türü sert taşlardan yapılma "Pileki Taşı" da az sayıda yapılmakta, ayrıca özel taş türlerinden el ve su değirmeni taşları da üretilmektedir.
Birden fazla değişik malzeme ve teknik kullanılarak üretilen ürünlerdir. Bu tür ürünler arasında da Semercilik, yazmacılık, Kırpıntı Yer Kilimleri sayılabilir.
Kaynaklar:
KARPUZ, Haşim. "Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Ahşap Kap Yapımı", Türk Folkloru Belleten, 1986/1, Türk Folkloru Yayınları, İstanbul - 1986
KARPUZ, Haşim. "Sürmene Bıçakçılığı ve Bugünü", IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, V.Cilt (Maddi KÜltür), KÜltür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1992
SÜMERKAN, M. Reşat. "Trabzon Bakırcılığı" -1, Kıyı (Kültür ve Sanat Dergisi), Sayı; 4, Temmuz 1986, Trabzon - 1986.
SÜMERKAN, M. Reşat. "Trabzon Bakırcılığı" -2, Kıyı (Kültür ve Sanat Dergisi), Sayı; 5, Ağustos 1986, Trabzon - 1986
YAĞAN, Ş . YÜksel. Türk El DOkumacılığı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul - 1978
2005 Yılı Sabahattin Sağıroğlu Trabzon’a Hizmet Ödülü, Trabzon'a ve Trabzonspor'a verdiği katkılarından dolayı 24 Şubat 2006 tarihinde ATAY AKTUĞ'a verildi.
1945 yılında Trabzon'da doğan Atay Aktuğ, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünü bitirdi. Futbolculuk kariyerinde, İdmanocağı, Akçaabat Sebatspor ve Trabzonspor gibi kulüplerde forma giydi.
Futbolu bıraktıktan sonra; 1980-1982 yılları arasında Trabzonspor yönetiminde basın sözcüsü olarak görev aldı. Daha sonra siyasete atılan; Atay Aktuğ, 1989-1994 yılları arasında Trabzon Belediye Başkanlığı yaptı. 2003 yılında Trabzonspor Başkanlığına seçildi.
Başkanlığı süresince Trabzonspor, Ziya Doğan ve Şenol Güneş yönetiminde başarılı sonuçlar almıştır. Başkanlığı süresince Aktuğ, Gökdeniz ve Fatih gibi yıldız oyuncuları kadroda tutmayı başarmasıyla kulüp tabanında büyük sevgi kazanmıştır.
Başkanlığı döneminde bir Türkiye Kupası iki adet de lig ikinciliği elde ederek son 10 yılın en başarılı başkanı olmuştur. Trabzonspor'un Borsaya açılması, kulübün borçlu durumdan finansal olarak refaha kavuşturulması ve 100.000 üye kampanyası önemli başarıları arasında yer almaktadır.
TRABZON 2006 - Trabzon Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Trabzon mutfağında dikkati çeken nokta, yemeklerin sebze ve baklagiller ağırlıklı olmasıdır. Trabzon dendiği zaman ilk akla gelen hamsi olmasına rağmen, Akçaabat'ın Köftesi, Tonya ve Vakfıkebir'in Tereyağı, ve Ekmeği de ünlüdür. Kara lahana ise yörede yetiştirilen sebzelerin başında gelir. Lahanadan yapılan yemekler yöre mutfağından yaz, kış eksik olmaz. Trabzon kıymalı ve peynirlisinin insan damağında bıraktığı tadı başkadır. Hamsiköy'ün sütlacı ise Trabzon mutfağının simgesi olmuştur. Üzerine ağıtlar yakılan Hamsiden birçok çeşit yemek yapılır.
Mısır Sarması, Kuymak, Kazkaldıran, Kaygana, Tomara ve Pazı Tavası, Turşu Kavurması, Mısır Çorbası, Hamsi Izgara, Hamsili Pilav, Hamsi Pilaki, Hamsi Kuşu, Balık Çorbası, Yufka Tatlısı, Laz Böreği ve Meşhur Akçaabat Köftesi Trabzon Mutfağının sıkça pişirilen yemekleri arasında bulunmaktadır.