Aytekin Çakmakcı
2014 Şubat ayındaki Trabzon Etkinlikleri’ne ilk defa katıldım, ilk defa gözlemleme imkanı bulabildim. Adını çokca duyduğum, kentimin insanlarının Ankara’da paylaştıkları, kültürel, yöresel ve sanat anlamında her türlü yeteneğin ve etkinliğin dile getirildiği bir merkez.. Çok yoğun gördüm, halk çok sıkışıktı. Nefes almakta güçlük çektim. İlk girdiğimde hoşnutsuzdum. Ama ilerleyen zamanlarda o coşkuyu gördüğümde, yöresel yemekler yenirken insanların aile sorunlarını, keyiflerini dile getirişlerini izledim. Neticede yarım yüzyıl drama yapan bir insan olarak paylaşımlardaki derinliği görebiliyordum. Samimi, duygusal, bazen hırçın ama uzlaşmacı fikrin egemen olduğu bir alandı. Çünkü Trabzonluluk sadece Trabzon’da yaşanmıyordu. Ankara’nın bağrında her ilden gelmiş ve toplanmış insanların paylaştıkları bir alandı, bir şenlikti, bir seromoniydi.. İlk başta çok şikayetçiydim ama ilerleyen zamanlarda bu izlenimlerden sonra iyi ki bu kalabalık var dedim çünkü gerçekliği yansıtıyor. Ya rahat edeceğim kadar az insan olsaydı mutlu olabilir miydim? Sanmıyorum.. Kalabalıkta By-pass olduğum için nefes darlığı yaşadığım anlarda oldu ama mutluydum. Eşim dahi aynı mutluluğu yaşadı. Torunum, kızım, damadım hepimiz Trabzonlu olmanın hazzını yaşadık. Çok mu yüce bir şeydi? Hayır.. İnsanların hepsi eşittir ama orda bize ait yöresel bir şey paylaşılıyordu bu anlamda etkilenmiştik. Eşimle bir sabah kahvaltı yapmak için özel gittik. Coşan Dere kurumunun standına girdik. Her türlü özlediğimiz Karadeniz yemekleri ve çeşnileri vardı. Eski bakan Faruk Özak dostları için iki masa ayırmıştı. Kahvaltı yapmak isteyenlere yardımcı olmak adına. Eşimle girer girmez bizi ayakta karşıladı ve kolumuzdan tutarak bizi masalardan birine oturttu ve masanın donatılmasını söyledi. Bizde uzun zamandır Ankara’da olmaktan dolayı hasret kalmıştık Karadeniz çeşnilerine. Eşim de çok mutlu oldu çünkü benden daha uzun süre ayrı kalmıştı Trabzon’dan.
Gelelim etkinliklere.. Şöyle bir göz atalım.
Resim ve plastik sanatlar derneğinin sergisini gezdim. Dostlarla kucaklaştık. Trabzon’daki resim sanatının yıldızlarının birçoğunu orda gördüm. Özellikle dost bildiklerimi çok sevgiyle kucakladım. Mümin Candaş başkan, Mehmet Hacı Fettahoğlu, Orhan Zafer, Selman Uzun, Selma Nur Aktaş.. Bunlar Trabzon’un genç yıldızları gibiydiler. En azından onların bir kısmıydılar. Resimlerini beraberce analiz ettik, tartıştık, keyif verici farklılıklarını gördük. Bu arkadaşların sergilerini her yıl birçok yerde defalarca izledim ve her geçen yıl fırça kıvraklığının ve performanslarının şiddetle arttığını ve iddaa ile başkaldırdığını gördüm. Bütün bu iddaalı baş kaldırışlar Trabzon’a dahil değildi. Ülke ve ülke dışına doğru bir diklenişti. Bir Trabzonlu olarak bundan mutlu oldum. Trabzon Sanat Tiyatrosu izledim. Uzun yıllardır ağır ağabeylikten kurtulmuş bir komedi oynamışlardı. Galiba özlemişim. Sanat tiyatrosu’nun ağır ağabeyliği bırakıp, artık herkesin kolay algılayabildiği komedi bir tarz seçmesi, üyesi de olduğum için beni çok mutlu etmişti. Hep böyle mi devam etsin? Elbette olmamalı. Çünkü Trabzon Sanat tiyatrosunun bir fikri var ve o fikrin peşinden gitmeli ama arada bir nefes olmak için komedi hiç de fena olmadı. Arkadaşlarımın hepsini isim ayırmadan beş kişilik kadroyu can-ı gönülden kutluyorum. Zekeriya Saka ve Bekir Gerçek Trabzon’un derin kültüre sahip isimlerinden iki tanesi. Orta köy tarihinde gezintiler ve nostalji yaşattılar. Anlattıkları ara sıra dinlendiren ara sırada hüzünlendiren hikayelerdi. Bizi bir zaman tüneline sokmuşlardı. Orda gözlerimizi açıp bir film izletirmişçesine detay detay anlattılar. Musiki grupları Trabzon’un vazgeçilmez hem etkinlik hem paylaşım hem de tanıtım öğelerinden biridir. Her birini dinlediğimde keyif aldım. Yalnız bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Yöresel folklor gruplarından birinin ismi lazım değil alt kattaki cafe’nin dinlenme için ayrılmış bahçesinde saatlerce davul zurna ile prova yapması tahammül edilir gibi değildi. Bir kulak tecavüzü altındaydık. Arkadaşımla iki kelime konuşmak ve biraz dinlenmek için oraya gittik ama o sükuneti bulamadık. Herhalde o arkadaşları bu konuda yönlendirmek gerekiyor. O kadar binlerce metre kare alan varken neden gelip orayı taarruz alanına çevirdikleri anlaşılır gibi değildi.
Olgunlaşma Enstitü’sünün her yıl tekrarlanması ve üstüne koyarak kendini geliştirmesi dikkat çekiciydi. Annelerimiz, annelerimizin annesi ve Trabzon kültürünün kadın dokusunun vazgeçilmez esvapları bütün çekiciliği ve sanat eserleriyle standlarında huzur sergiliyordu.
Benimde içinde bulunduğum sinema panelinin Doğu Karadeniz gerçekleriyle örtüşmesi ve dinleyici tarafından ilgi ve alaka ile izlenmesi sevindiriciydi. Taka Gazetesi imtiyaz sahibi Ahmet Sancak’ın uzun zamandır beklenen ilk şiir kitabını imzaya açmasına gösterilen ilgi ve alaka dikkat çekiciydi. Büyük Şehir Belediyesi Tiyatrosu kendi standlarındaki kostümleri ve show’ları ile etkinliğin her yıl olduğu gibi bu yılda doğal yıldızlarındandı. Taka Gazetesi genel yayın yönetmenliği yapmakla olan ve benimde kadim dostum olan ünlü karikatürist Harun Yavruoğlu mizah sergisi etkinliğin gözdelerindendi. Gerek toplumsal olaylara gerekse siyasal olaylara kalemindeki anlatım zenginliği ve kalemindeki estetik vurgusu izleyicilerin önemsedikleri ve izlemeden geçmedikleri bir ürün oldu. İyi ki varsın Harun Yavruoğlu. Kıyı Dergisi etkinlik kervanının ağır ağabey sorumluluğun her zamanki idrakindeydi. Her yıl olduğu gibi parçalı parçalı da olda 50 yıla varan bir geçmişle Kıyı Dergisi her zaman can alıcı noktaları siyasi öncelikli tabiî ki edebiyat varlığıyla koruyan kalemleriyle, Ahmet Özer’iyle, Çiğdem Sezer’iyle, Atilla Aşut’uyla Trabzon’un kolonlarından biri olarak varlığını sürdürendi.. Kudret Emirdağ ile Veysel Usta’nın, bu iki tarih uzmanının bilgilendirmeleri ışığında tarihe keyifli bir yolculuk yaptık. Anlattıklarındaki inandırıcılık ve sükunet dinleyenlere geçmişin detaylarını rahatça görme ve sindirme imkanı tanıdı. Böyle tarih detaylarını paylaşan bu isimler her yerde Trabzon’un varlık sebebi olmuşlardır.
Ağzınıza sağlık diyorum. Gelelim dostum Yaşar Özdemir’e. Yönetmen, kameraman, şair, yazar, senarist, fotoğraf sanatçısı… Devam edemeyeceğim çünkü kültür sanatta branş kalmadı. Saymadığım bir bale kaldı, o da Yaşar dostumun beden tipine yakışmaz kalsın. Yaşar Özdemir’in etkinlikte bir yığın sunduğu belgesellerinin hepsini değilse de bir çoğunu daha evvel izlemiştim. Belgesel konusundaki başarısı ve yeteneği Trabzon’un her zaman haklı gururu olmuştur. Dilerim aynı başarı kariyerini bir gün sinemada da yakalar ve ben bu ısrarcı hamleleriyle bir gün o noktada da başarı yakalayacağından eminim. Kolay gelsin Yaşar Özdemir.. Yolun açık olsun..
Bu serüven vakıf olarak kırk yıldır sürüyor. Etkinlikler ise sanırım sekiz yıl oldu. Peki bu yükün altında omuz veren, risk alan, eleştirilen ki benim de zaman zaman yaptığım, asla pes etmeyip mücadele eden insanlardan biri Vakıf Başkanı Bilgin Aygül. Ellerine ve beynine sağlık diyorum. Gizli kahramanlardan Faruk Özak, Trabzon Vakfının kadınlar derneği başkanı Yüksel Aksu hanımefendi izlenimlerin görünmeyen kahramanlarıydı. Bu yıl alışılagelmişin dışında kapanmadan bir gün evvel vakıf başkanı Bilgün Aygül’ün verdiği yemek hasret gidermek isteyen insanlar için bir zemin oluşturdu. Trabzon sanatı yöreselliği tartışıldı. Bence çokta iyi bir sohbete vesile oldu. Umarım her yıl beklenilen zamanlarda dışında da böyle toplantılar olur.
Bu kahramanların, gelenlerin, gelemeyenlerin, görev alıp adlar çok önde görünmeyenlerin hepsinin ruhu çok yükseklerde olsun, canlı olsun, dinamik olsun, gelecek kuşaklara elveren olsun. Teşekkürler Trabzonlu kahramanlara ve yaşatanlara. Her nerde yaşanıyor ve yaşatılıyorsa..
Trabzonspor Kulübü Yönetim Kurulu'nun eski Başkan Sayın Sadri Şener hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak suretiyle başlatmış olduğu itibarsızlaştırma kampanyasını büyük bir şiddetle kınadığımızın tüm kamuoyunca bilinmesini istiyoruz.
Yurt içinde ve yurt dışında milyonlarca taraftarı bulunan bu büyük kulübün yönetim kademesinde hasbelkader oturanlar, geçmişte yapılan hizmetleri görmezden gelerek, üretilen değerleri yok saydıkları gibi daha da ileri giderek kabul edilemez eylemler içerisine girmişlerdir.
Başkanlarımızın her biri kulübün şanlı tarihinde ve camianın gönüllerinde en değerli yerde bulunmaktadır. Özellikle, Trabzonspor tarihinde çok önemli yer teşkil eden ve resmi olarak farklı şekilde tescil edilmiş olsa dahi tüm camianın gönlünde şampiyon olarak yer alan 1996 ve 2011 sezonlarının mimarları Faruk Nafiz Özak ve Sadri Şener'in gönüllerdeki yerini daha da müstesna kılmaktadır. Trabzon'un bu iki değerinin maddi ve manevi fedakarlıklarıyla Trabzon ve Trabzonspor'a yapmış oldukları hizmetler izan ve vicdan sahibi herkesçe bilinmekte ve takdir edilmektedir.
Bugün sağduyu sahibi hiç bir Trabzonspor taraftarı ve camia mensubunun Sadri Şener'e yapılmaya çalışılan bu saldırıları tasvip etmediği gerçeği ortadadır.
Sadri Şener kendi özel işleri bozulmasına rağmen 1994'de Trabzonspor'dan alacağı olan milyon dolarları kulübe bağışlama büyüklüğünü gösteren bir başkandır.
Kazım Koyuncu'nun söylediği gibi "Trabzonspor'u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir. Benim için Trabzonspor en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti" bizler de aynı değerleri paylaşmaktayız.
Yıllarını kulübüne hizmete adayan, Trabzonspor'un şike, teşvik, iltimas yoğunluğu içerisindeki bir sezonu alnının akıyla şampiyon tamamlamasını sağlayan bir Başkan'a, dayanaksız suçlamalarda bulunmaya kimsenin hakkı yoktur. Hele de bunları yapan, seçimi yerel mahkemece iptal edilen bir yönetimse.
O değerli Başkan'ın kazandırdığı şampiyonluğun teslim edilmeyen adaleti üzerinden söylemler üreterek, bugünkü koltuklarında oturanların böyle davranmak hakları da, hadleri de değildir.
Hepimizin gözbebeği, büyük bir kulübü iliklerine kadar siyasetin içine sokan Başkan, önce kendisiyle ilgili oluşan olumsuzlukları ortadan kaldırmalıdır.
Atılan bu çamur Sadri Şener'in üzerine yapışmaz ama atanların tarih boyunca kendilerinin kara lekeyle anılmasına zemin hazırlar.
Trabzonspor'un hak, hukuk, adalet mücadelesi verdiği bu ortamda rakiplerinin elini güçlendirecek eylemlerde bulunmak, ister istemez Başkan ve Yönetim Kurulu'nun gerçek niyetlerini de tartışmaya açmaktadır.
Kulübü tek adam anlayışıyla ve çağdışı metotlarla yöneten sözde liderin, kulübün geçmişinde maddi manevi katkısı olan insanlara hakaretler savurmasına Trabzonspor camiasının ne kadar sessiz kalacağı konusunda da büyük bir merak duymaktayız.
Başkent'te yaşayan Trabzonlu ve Trabzonsporlular olarak rakiplerimizin kimlere, hangi koşullarda, nasıl sahip çıktıklarını görürken, kendi kulübümüzün, yöneticileri tarafından getirildiği süreci de büyük bir ibret ve üzüntüyle izlemekteyiz.
Seçilen yönetimler Trabzonspor'un sahipleri oldukları anlayışından sıyrılıp, bizler adına hizmet için orada bulunduklarını unutmamalıdırlar.
Bu düşünceler ışığında yapılan eylemi kınadığımızı bir kez daha vurguluyor, Başkan ve Yönetim Kurulu başta olmak üzere tüm Trabzonsporluları akıl ve mantık çizgisinde hareket etmeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla...
Trabzon Kültür Derneği Yön.Kur. adına Selahattin ALiOĞLU Trabzon Kültür Derneği Başkanı | Trabzon Vakfı Yön.Kur. adına Bilgin AYGÜL Trabzon Vakfı Başkanı Trabzonspor Eski Başkan Yrd. |
Trabzon Vakfı 14. Olağan Genel Kurulu 1 Haziran 2014 Pazar günü Vakıf Merkezinde üyelerin yoğun katılımı ile gerçekleştirildi.
Genel Kurul aşağıdaki gündem ile toplandı:
- Yoklama, açılış ve saygı duruşu.
- Divan Kurulunun seçimi ve divana tutanakları imzalama yetkisinin verilmesi.
- Yönetim ve Denetleme Kurullarının (2012-2013) 2 yıllık raporlarının ve gelir gider hesapları ile bilançoların okunması ve görüşülmesi.
- Yönetim ve Denetleme Kurullarının ayrı ayrı ibrası ile bilançoların onaylanması.
- Üye aidatlarının tespiti.
- Yapılması planlanan tüzük değişikliğinin görüşülerek onayının alınması.
- Boşalan vakıf üyelerinin yerine, Yönetim Kuruluna önerilen yeni üyelerin alınmasının karara bağlanması.
- İki Yıllık tahmini bütçelerin okunması ve görüşülerek karara bağlanması.
- Yönetim, Denetim ve Onur kurullarının seçimi.
- Dilek, temenniler ve kapanış.
Verilen önergenin kabulü üzerine Divan Başkanlığını Mehmet ÇOLAKOĞLU'nun yaptığı Genel Kurul sonucu, Trabzon Vakfı Yönetim Kurulu üyeliklerine aşağıda yazılı isimler oybirliği ile seçilmiştir:
Bilgin AYGÜL, Prof.Dr. Kenan ARAZ, Hayrettin İMAMOĞLU, Prof.Dr. Ruşen KELEŞ, Şenaydın ERYAVUZ, Selahattin ALİOĞLU, Fikret KAHYAOĞLU, Mustafa CİNEL, Şevket ARZ.
Trabzon Vakfı Yeni Yönetim Kurulu, toplanarak görev dağılımını yapacaktır.